Sanırım hayatımda en çabuk bitirdiğim kitaplardan birisi Yaşar Kemal 'in bu 79 sayfalık uzun hikaye, kısa roman tadındaki Kuşlar da Gitti isimli kitabı oldu. Kitap içler acısı, okumaz olaydım diyesi geliyor insanın. Usta yine döktürmüş, kuşları avlayıp 'azat buzat...' diyerek İstanbul'un değişik semtlerinde satmaya çalışan fakir çocukların insanlığa ve hayvan sevgisine yabancılaşmasını anlatan bu hikaye, beni bir hayli kaygılandırdı. Kitabın sonuna kadar bu kaygı hep devam etti. Çocuklar kuşları satabilecek mi? İnsanlar bu kuşları alacak mı? Almazlarsa ne olur? Çünkü çocuklar çok satarız diyerekten çokça yakalıyorlar, kuşları küçücük kafeslere tıkıştırıyorlar. Kimi kuşlar havasızlıktan ölüyor, o kadar ki kanat çırpacak bir gıdım alanları yok. Kolu kanadı kırık kuş olmayı tercih eder insan, bu kuşcağızların halini düşününce. Eskiden insanlar alırlarmış, bu kuşları serbest bıraktıklarında cennet kapısında bu kuşun onları bekleyeceklerini umarlarmış. 2.5 liraya satılan bu
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel