İlk defa İran Edebiyatı’na adım atarak Sâdık Hidayet’i okudum. “Kör Baykuş” . İran edebiyatına dair bilgim Osmanlı zamanında Osmanlı şairlerinin İran şairleriyle yarış içine girmesinden ibaret, desem pek de abartı olmaz. Bir de Ömer Hayyam var tabii ki, ki Ömer Hayyam Sâdık Hidâyet’in en çok okuduğu şairlerden birisi. Bu kitap Türkçeye Behçet Necatigil çevirisi ile kazandırılmış. Çok güzel bir basım, çizimler Hemad Javadzade’ye ait… Sâdık Hidâyet’i okuduğumu İranlı bir arkadaşa söyledim, Dostoyevski’ye benziyor, anlatımı, karanlığı, dedim. Ondan da beter, dedi. En ünlü yazarlardandır, dedi. Zaten acıklı bir hayat hikayesi de var: Amcasının başbakan olduğu sırada radikal bir Müslüman tarafından öldürülmesinden sonra intihar ediyor Sadık Hidayet sadece kırk üç yaşındayken, gencecikken. Anladığım kadarıyla dünyaya bakış açısı ve ruh sağlığı da pek elvermiyor insanların arasına karışmasına, şöyle diyor kitabında: “Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabad
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel