Ana içeriğe atla

Kayıtlar

anneler etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

kabul edilmeyen öyküler, kabul edilmemesine şaşırmadım

  Erciyes Bak gördün mü Erciyes? İşte Erciyes! Ne heybetli bir dağ. Ne kadar beyaz ve yüce, bir o kadar hafif, sanki bulutların üzerinde yükselir gibi. Belki de bir hayal bu Erciyes. Belki de seni kollamak isteyen bir dağ. Tepesi karlı, etekleri dumanlı. Erciyes Dağı: “ İç Anadolu Bölgesi 'nde yer alan bir  yanardağ .  Kayseri 'nin 25 km güneybatısındaki  Sultansazlığı  ovaların yanından yükselen büyük kütleli bir  stratovolkandır ” Sakın bir yerini kırma, dedi annem ben teleferik ile yukarı çıkarken. Arkadaşlarım benimle alay ettiler, bir yerini kırman çok zor, diye. Halime çok güldüler. Oysaki onların anneleri rahattı. Annem rahmetli, telaşlı bir kadındı, korkardı olacaklardan ve sevdiklerine gözü gibi bakardı. Hayır değil ‘evet’ demeyi sevenlerdendi ama ‘prensip’ kelimesini çok sık kullanırdı. İnsanların gözlerine çok dikkatli bakardı, bir meslek alışkanlığı olsa gerek, onların göz renklerini, hârelerini, göz bebeklerini ve bir insanın göz dibi

Rüyalar

Dün annemi rüyamda gördüm. Biraz üzgündü. Fakat çok hareketliydi. Beyin ameliyatından iyileşmiş olduğunu düşündüm. Bu fikri aklımdan atamıyorum ama benim için kaygılandığına yahut başka şeyler için kaygılandığına dair şüphelerim var. Annemi hatırlatan birçok şey var bana. Geçenlerde petit beurre alırken bile annemi düşündüm, aslında annem en çok grissini'yi severdi. Ayak kemiklerim çıkınca annem aklıma gelir. Şekli bozulan en rahat en güzel ayakkabılar bile bana annemi hatırlatır. Ne zaman dalgalı saçlar görsem, biraz uzunca bir burun, biraz güzelce elmacık kemikler annemin yüzü aklıma gelir. Güzel pantolonlar, pazardan alınan yeşillikler, gidilen gezmeler, eski dostlar, bir çeyrek altın, bir çocuğun doğumu, bir insanın ölümü, bir insanın evlenişi... hepsinde aklıma annem gelir. Hastaneler, doktorlar, göz doktorları, gözlük satanlar, optikçiler, ameliyatlar, katarakt, yakını görememe ve miyop, aklıma annem gelir. Ne zaman çocuklar aklıma gelse annemin çekmecesindeki şekerle

Kısa Hikayeler

Anneme Göndermediklerim Anneme b inlerce mektup yazdım. Hiçbirini göndermedim. Email yazdım, Word’de bir şeyler yazdım, şiir yazdım, blog yazdım, öykü yazdım. Hiçbirini ama hiçbirini göndermedim. Halbuki elektronik postaya da alışmıştı. Ona tüm bu güzel şeyleri göndermek yerine sadece şikayetlerimi, hastalıklarımı, gözyaşlarımı ve pişmanlıklarımı gönderdim. Neden hayatımın güzel detaylarını göndermedim? Neden ona yaratıcılık atölyesinde yazdıklarımı göndermedim. Bilmiyorum. Halbuki bana her şeyi yaz, demişti. Her şey o baharda oldu. Bir Nisan akşamı... Annem gizlice günlüğümü okumuş muydu bilmiyorum. Ama ilkokul defterlerimi atmamıştı. Odamı bir depo olarak kullanıyordu. Birçok şeyin yeri değişmişti ama mahremlerin değişmemişti. Mahremlerden kastım elbette günlükler, mektuplar ve şiir defterleriydi. Saklanan resimler. Benim icatlarım. Gizlilerim saklılarım. Ne kadar çok çalıştığım, kese kağıtlarında aynı cebir sorularını bu küçük şehirden kurtulmak için binlerce kez çözdü