Ana içeriğe atla

Kayıtlar

günlük yaşam etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Karantinada 4. Gün

Bugün her ne kadar erken kalkmak istedimse de beceremedim. Aslında tam da Oblomov gibi aklımda harika fikirler vardı. Kalkacaktım, çalışacaktım, makale yazacaktım. Resim yapacaktım. Sabah bu şekilde üç saat kaybettim. Sonra kalkınca hemen öğle yemeğinde ne yapacağımızı düşünmeye başladım. Nohut pilav yapacaktım. Bu gayet kolay bir yemek olsa gerek, diye düşündüm. Sonunda öğle yemeğinde mutfak biraz da olsa Türk mutfağı gibi kokmaya başladı. Bu iş hoşuma gitti. Almancada hatırlayamadığım kelimeleri tekrar edebilmek için küçük kağıt kartlar hazırlamıştım. Sanırım 30-40 kadar kart yazdım: halbuki daha yeni başlamıştım Almanca derslerine. Max Planck'ta bu dersler bedava ve ben her ne kadar bir ara B2 olsam da (tam 14 sene önce) şu an A2'den başlamak zorunda kaldım. Şu an enstitü kapalı ve dersler üç hafta sonra başlayacak. Biraz geçmiş bilgileri hatırlayabilmek için online bir derse yazıldım. Lucas Kern hocanın adı, her iki günde bir size bir tekst gönderiyor, okumanız ve dinl

Zaman geçecek mi çalı diplerinde?

Şu gençliğimizdeki cesaret ve delilik yerini ev haline, ailelere, çocuklara ve korkuya bırakıyor. Ama aslında en güzeli oydu, o zaman gençtik, ailemiz de bu kadar yaşlanmamıştı. Şimdi ise korkulmayacak şeylerden korkar olduk, börtü böcekten tut bir lidere kadar. Ne hallere geldi bu yürek değil de çarıkmış dediğimiz kalp, çarık oldu da unuttu mu yürekliğini? Nerede kaldı cesaret, ne zamandan beri korkuyoruz öcülerden, böcülerden, ne zamandan beri korkuyoruz, ne güzeldi o gençliğimiz Taksim'de geçen, öğleden sonra gider otururduk sokakta püfür püfür eserdi rüzgar saçlarımızda, ve biz özgürlüğü tadardık kendimizce ana babamızın parasıyla. Şimdi ise alışveriş merkezlerinde, hediye almak için girdiğim kuyruklarda geçen ömrüm benim tamamen sisteme adapte olmuş tüketici ve sessiz insan modeline dönüştüğümü kanıtlıyor. Korkularım azaldı mı derseniz, aslında hiç de azalmadı, bu hayata bir şey bırakmadan gitmek belki de en büyük korkum. Bu seneleri nasıl hatırlayacağız, ne diyeceğiz çocukla

Ürküten Değişiklikler: Bitmeyen Hareket Hali

Beni ürkütmüyor değil bu değişiklikler ve o kadar yorulmuştum ki hareket etmekten yine geldim bu noktaya geldiğim nokta Luxembourg. Çok değişik bir şehir, üç dört dil konuşuluyor her yerde. Benim bulunduğum yerde Esch Zur Alzette’de ise herkes Fransızca konuşuyor ve zor bir şey Fransızca konuşmak, nasıl halledilir bilmiyorum, onları anlayacağımı sanıyorum ama anlamıyorum. Dinliyorum ve suratlarına boş boş bakıyorum, English diyorum ama eğer onlar da konuşmuyorlarsa bırakıyorum geçiyorum. Kimisi suratını asıyor kimisi gülümsüyor, ama dört ay boyunca bu nasıl böyle gider? Bir şekilde Fransızca konuşmak lazımmış gibi geliyor. İlk defa yurtdışında iş gibi bir işte çalışıyorum. Partime olarak insanlara kapıları açıyordum Lucca’da ve bu durumdan memnundum bir süre ama sonra anladım ki ayda taş çatlasa 400 euro kadar kazanıyorum, bıraktım bu işi. Ne de olsa anlaşma yoktu, kontrat yoktu, hiçbir şey yoktu. Bir de üstüne üstlük işler genelde aşırı pratik işler, temizlikçileri aramak, insan