Ana içeriğe atla

Kayıtlar

gençlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Deneme: Jenerasyon Bahane Sömürü Şahane

Gençlerden ve jenerasyonlardan bahsediliyor. Çok garip bir durum ki kimse sosyo-ekonomik ve kültürel sistemi sorgulamıyor. Neymiş efendim ‘baby boomer’lar (bebek doğumlarının en yüksek olduğu jenerasyonlar) yüzünden devletin kaynakları tükenmiş. Neymiş “y” ve “z” jenerasyonları pek güvenilmezmiş. Detaylarına dahi girmeyeceğim. Çünkü sistemi insanlardan insanları sistemden, gençleri bugün olup bitenlerden ve içinde bulundukları çalışma şartlarından gayrı tutmak mümkün olamaz. Bu noktada elbette kendimize nasıl bireyselleştiğimizi ve nasıl selfie çeken bir jenerasyon haline geldiğimizi sormaktansa şu soruyu da göz önünde bulundurmalıyız: kendimizi sevdiğimizi kanıtlamak için bu kadar selfie çekmemize gerek var mı? Bireyselleşmekten başka bir çaremiz kaldı mı?   Doğrudur gençler daha farklı davranıyorlar şimdilerde. Fakat bizim dönemimizi anne ve babamızın dönemiyle karşılaştıralım. Neden uzun dönemli ve sürekli olabilecek işleri bulamıyor gençler? Neden sık sık

Müptelâ

Başarısız olan hikayelerimi burda yayınlıyorum.  Müptelâ (yayın hakları bana aittir) Onunla ilgili her şeyi biliyordum. Yaşını, boyunu posunu, gözlerinin rengini, arkadaşlarını, akrabalarını, nerde çalıştığını, ne yaptığını, hobilerini, en sevdiği kitapları, saçlarını kaç defa boyattığını, eski erkek arkadaşlarını, eski arkadaşlarını, yeni arkadaşlarını, onu sevenleri, sevmeyenleri, mutsuzken verdiği pozları, mutluyken verdiği pozları, nasıl giyinmeyi sevdiğini, hangi hediyeleri beklediğini, hangi zaman diliminde yaşamak istediğini, en sevdiği film karakterlerini, en sevdiği şarkıları ve şiirleri… her şeyi ama her şeyi. Gel gör ki onunla baş başa kaldığımızda o telefonundan paylaşım yapmayı tercih ediyor yüzüme bile bakmıyordu. Oysa ben ona bir şiir yazmıştım: Twitter’daki paylaşımlarını takip ediyorum Nazım’ı seviyorsun biliyorum E-book’ta aynı kitapları okumuşuz Facebook’ta aynı mekanlarda bulunmuşuz Gözlerin bir deniz gibi engin

Yeniden genç olmak

artık yeniden genç olmak için çok geç yaş otuz beş gençlik aptallıktır artık çok geç gençlik spontaneliktir artık çok geç gençlik tazeliktir artık çok geç hepsini geç gençlik bedenin aklıdır şimdi aklın aklında sonsuz bir derinlik var hiçbir şey için geç değil. 

Bilgelik ve Gençlik

B ilgelik ve Gençlik Biliyorum ki bir deneme yazarı olmak çok zaman alır. Ayrıca ciddi bir kültür birikimi gereklidir. Gerçek bir ayaklı ansiklopedi olmak şarttır belki de. Yine de bir deneyeyim dedim, çünkü bugün yürürken aklıma bir sürü fikir geldi. Elbette bu fikirlerin hepsi yazmaya elverişli değildi. Keşke not alsaydım. Bir kısmı çoktan hafızamdan uçtu gitti. Bu seferki yazı bilgelik ve gençlik üzerine başlıktan da gördüğünüz gibi. Bazen insan der ya ‘keşke bunları hiç yaşamasaydım’. İşte öyle bir hayatı olur ya insanın, o da insana delilik de katsa biraz, biraz da bilgelik katar. Bilgelik tecrübelerden edinildiği kadar kitaplardan ve eğitimden de elde edilebilir. Eğer bunların hepsi birleşirse bilgelik seviyeniz arşa yükselir. Artık her şeyin farkındaymışsınız da kimse hiçbir şeyin farkında değilmiş gibi düşünmeye başladığınızda bilgelik bir önyargı ve hatta acımasızca değerlendirme seviyesine de erişebilir. Ama bu seferlik aşırıya gitmeyen ve başkalarını r

Zaman geçecek mi çalı diplerinde?

Şu gençliğimizdeki cesaret ve delilik yerini ev haline, ailelere, çocuklara ve korkuya bırakıyor. Ama aslında en güzeli oydu, o zaman gençtik, ailemiz de bu kadar yaşlanmamıştı. Şimdi ise korkulmayacak şeylerden korkar olduk, börtü böcekten tut bir lidere kadar. Ne hallere geldi bu yürek değil de çarıkmış dediğimiz kalp, çarık oldu da unuttu mu yürekliğini? Nerede kaldı cesaret, ne zamandan beri korkuyoruz öcülerden, böcülerden, ne zamandan beri korkuyoruz, ne güzeldi o gençliğimiz Taksim'de geçen, öğleden sonra gider otururduk sokakta püfür püfür eserdi rüzgar saçlarımızda, ve biz özgürlüğü tadardık kendimizce ana babamızın parasıyla. Şimdi ise alışveriş merkezlerinde, hediye almak için girdiğim kuyruklarda geçen ömrüm benim tamamen sisteme adapte olmuş tüketici ve sessiz insan modeline dönüştüğümü kanıtlıyor. Korkularım azaldı mı derseniz, aslında hiç de azalmadı, bu hayata bir şey bırakmadan gitmek belki de en büyük korkum. Bu seneleri nasıl hatırlayacağız, ne diyeceğiz çocukla