Yine bir lockdown döneminin sonuna geldik. Dışarda kilise çanları çalıyor ve ben her zamanki gibi Notre Dame'ın Kamburu'nu ve Esmeralda'yı hatırlıyorum. Fransızların laiklikte önde gelişini bu romandaki karakterlere duyulan sempati ve empati açıklıyor olsa gerek. Son zamanlarda kültüre aç olmaktan kaynaklanıyor olsa gerek, az da olsa güzel şeyler yapabilmeyi başardım. İtalyanca okuyan ve sevenlere iki kitap tavsiyem var. Birisi çizgiroman, Chibi Kaybolan Kedi. Hemen bir nefeste okuduğum bir kitap oldu. Fakat aynı gün besin zehirlenmesi yaşadığım için daha fazla kitap okuyamadım. Yattım kaldım. Zaten çizgi romanlar bildiğiniz üzere daha çabuk bitiveriyor. Diğer bir sevdiğim kitap Yakup Kadri'nin Ankara romanı oldu. Çelişkileri güzel anlatan ve kadınları gelenekselmiş gibi tanıtsa da bence iyi anlayan bir yazar. Bir yandan da yine İtalyan şairlerden bana tavsiye edilen bir kadın şair ile tanıştım. Onun kitabını da bitirdim. Fakat her şeyi yüzde yüz anladığımı söyle
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel