Yeni bir seriye başlıyorum. Şehirler ve bize hissettirdikleri olacak tema. Gezdiğim, gördüğüm ve yaşadığım tüm şehirleri anılar ve hatıralarla ve biraz da günlüğümün yardımıyla size anlatmaya çalışacağım. Kimisi çok eskide kaldığından anlatmak zor, hatırlamak da zor. Ama ilginç bir şekilde şehirlerin bize hissettirdikleri kalıcı duygular ve düşünceler var. Ordaki atmosferi unutmak çok zordur. Kimi zaman şiir okuruz, yazarız ve anlatırız. Fakat tam da bu Demir Özlü'nün kitaplarında olduğu gibi, o şehirde yürürken ister istemez farklı farklı şeyler düşünürüz... binbir şey aklımızdan gelir geçer: insanlar, sevdiklerimiz, ailemiz, ilişkilerimiz, çocukluğumuz, dertlerimiz, dermanlarımız, yabancılığımız... Bir yandan da tarihimizden ve coğrafya bilgimizden bir şeyler seçer onlara atıf yaparız. Şehirler her ne kadar herkese aynı görünüyormuş gibi olsa da çok subjektif bir yanları vardır. Roma'daki Piazza della Minerva mesela. Nedense, burası benim en sevdiğim meydanlardan bir
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel