Ana içeriğe atla

Güzellik ve Acımasızlık


The picture is taken from http://www.russian-women.net//ladies/

Napacagımı bilmeksizin bir seyler yapmaya calıstım. Bugun cok yorulmustum ve emindim ki vaktim boşa gitmeyecekti. Türkçeyi unutmak ve Türkiye’den uzak kalmak beni biraz yordu. Farklı insanları anlamak hep zordur ama benim beynim neden bu kadar yorgun peki? Bilmiyorum, biraz başım dönecek gibi geliyor. Bir sorunum hastalığım yoktur umuyorum. Nasıl çocuk doğuracağım nasıl bir evi geçindireceğim diye düşünüyorum çünkü.

Onu gördüm bugün. Adını söylemeyeceğim. O da kadın bizim gibi. Sarı saçları incecik bir bedeni var. Benden çocuk benden kadın. Henüz genç bebek bir yüzü var. Bugün bana geldi ve dedi ki “Dün tek başıma yürüyüşe çıkmak istedim ama her çıktığımda 4-5 adam karşıma çıkıyor ve ben de rahat rahat gezemiyorum. Nerden geldiğimi soruyorlar, adımı soruyorlar.”

Biz hep dedikosunu yapıyorduk.

-Bu kızı evlat edineceğim.
-Erkeklerin dikkatini çekmeye çalışıyor.
-Neler giyiyor o öyle?
-O çocuğa ne dedi biliyor musun?

Belki ailesi fakirdir. Belki de annesi yeterince terbiye vermemiştir. Neden erkeklere dayanmaya çalışıyor? Neden tek başına hareket etmiyor?

Kırılmış bir dal gibi... belki de kırıldığının farkında değil, yahut Ezgi'nin Günlüğü'nün söylediği üzere:
"Kırgınım saçılmış bir nar gibi."

Bu kız da kırılmaz mı saçılmış bir nar gibi?

Rus olmak, sarışın olmak güzel olmak ve tecrübesiz olmak insanı erkeklerin dikkatine maruz bırakıyorsa ve erkekler Rus ölçülerinde, Slav görünümünde sarışın bir kadın gördüklerinde hemencecik tanışmak istiyorlarsa, bu duruma ne denebilir? Eğer bir kadın güzelse ve ilgi çekiciyse topluma karşı tek başına nasıl bir davranış sergileyebilir, ne yapabilir?

Güzel olduğu için kendine zarar verebilecek binlerce kadından birisi o da. Olacak belki de. İnsanlar tarafından sadece meta olarak algılanmak güzel bir şey mi? İnsanın hayatını kolaylaştıran bir şey mi bu? Elbette değil.

Her gün biraz daha pişmanlık duyuyorum. Kadınlar kadınları konuşurken çok acımasız oluyor. Nedense hemcinslerimizin masum olmadığını savunuyoruz. Onlar hakkında her şeyi söyleyebiliyoruz. Çünkü “erkekleri oldukları gibi” kabul ediyoruz. Ya kadınları aşağılıyoruz basitlikle, yahut erkekleri... Erkekler basitler çünkü dürtüleri tarafından yönlendiriliyorlar. Kadınlar ise hiç de masum değil canım. Sanırım bu şekilde hem kadınları küçük düşürmüş (hemcinslerimizi hor görmüş, boş yere suçlamış) ve erkekleri hafife almış (onları hayvanlardan neredeyse ayırmaksızın) oluyoruz. Her ikisi de doğru değil. Ama bir kadını asıp kesmeden önce, bir kadına aşağılayıcı sözler söylemeden önce arkasından dedikodu yapmadan önce biraz topluma biraz erkeklere biraz da kendimize bakmamız gerekmez mi?

Evet suçluyum, astım kestim yargıladım. Her yargıladığımda incitiyorum, her yargılandığımda inciniyorum. İnsanız demek zor geliyor. İnsan olduğumu artık sadece taşikardi geçirdiğimde anlıyorum. Bir insanı anlamak istiyorum, sonuna kadar anlamak. En çok da kendimi anlamak, işin aslı o ki ben bu güzel kızı anlıyorum. Naifliğine inanıyorum. Kendime kızıyorum. Onu anladıkça kendimi de anlıyorum. Ve bu böyle devam edecek gibi görünüyor.

Dedikodularda yer aldığım için vaktimi boşa harcadım, her gün biraz daha fazla pişmanlık duyuyorum. İnsanlar acımasız ve ben de bu domuzluktan payıma düşeni almış gibiyim.

Peki doktorum, sizce düzelme şansım var mı?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s