Ana içeriğe atla

Bendeki Obsesyonlar ve Fiksasyonlar

Bunu soyle cevirmek lazım... Rahmetli annem derdi ki: "İyisin güzelsin de şu ısrarların insanın kalbini yoruyor."  Israrlarım karşı tarafı zor duruma düşürdüğümün farkına varmamamdan kaynaklanır, inatçılığım tuttu mu karşı tarafı anlamak istemem. O kadar ben odaklı olurum ki o noktada kendi söylediğimi kabul ettirmek için o insanın üstüne üstüne gider, onu bunaltırım. Takıntılıyımdır. Feci halde.

Son zamanlarda, son iki aydır daha ciddi sorunlar yaşadım denilebilir. Ağlama krizleri, kabuslar, yeter bırakıp gidiyorum artık bu diyarları muhabbetleri. İnsan ne kadar garip ne kadar huzursuz ne kadar tatminsiz bir yaratık kendimde gördüm.

Küçükken de huzursuzdum elbet ama bir dinginliğim vardı. Bu kadar değildi, bir şey okuduğumda mutlu olurdum. Anlardım, anladıkça seviniyordum. Şimdi ise anladıkça üzülür oldum.

Sanırım bunun yegane sebebi kendi fikirlerimi oluşturmamış olmam ve hala başkalarının fikirlerine sonuna kadar güvenmem. Eh insan artık 30'larına yaklaşınca böyle şeyler hem garip hem fikirsiz kaçıyor tabii ki.

Dinlediğim cazdan, yediğim yemekten, okuduğum kitaptan haz alamaz oldum ise nedir acaba havada bir virüs mü vardır? Yoksa ben feci şekilde takmış mıyımdır "iyi bir durumda olmadığıma"? İkincisi daha muhtemel.

Kendinle kafayı ne kadar bozarsan, kafayı o kadar bozarsın, diyeceksiniz. Bir orjinalite (bir kendine özgülük) keşfet diyeceksiniz. Keşfederim elbet. Bir gün.

Ben sanırım abartıyorum. Sevince abartıyorum, sevinince, ağlayınca abartıyorum. Genelde kendimi kontrol altına almak zor olduğundan kendi içimde iki güçlü insanı dövüştürüyorum. Onların kavgalarından ben yorgun düşüyorum. Öyle seviyorum öyle seviyorum ki Shakespeare'in söylediği gibi "hastalıklı bir sağlık" benimkisi. Ama ben hastalıklı olmayı bir yaşam tarzı haline getirmişim. Kendime hiç şaşırmıyorum. İyi iyi iyileşiyorum. Belki de bunlar bir kitabın doğum sancılarıdır. Belki de ben 3 başlı bir yaratık doğuracağım. Saygısız bir çocuk, isyankar ve rahata alışmış. Tembel ve romantik, biraz bencil fazla fedakar, biraz konuşkan, biraz kendisi odaklı, çokça kıskanç, melankolik, depresif trajik offff kendini tekrarcı fakat hep iyi niyetli. Yüreği sızlar bir ağlayan insan görse. Aşırı hassas ve hassasiyetten güçsüz düşmüş.

Israrlarımdan bayılmadan siz. Kendine acımasız olmadan. Çok konuşanlardan sıkılmaya başladım, nasıl akademisyen olacağım acaba? hmm

Kendimden de sıkıldım, artık aktif olmak lazım. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s