Ana içeriğe atla

Ergenliğin Yeniden Gelişi

Görünen o ki hisler ergenlikte olduğu kadar güçlü ve uçta olabiliyor. Bazen ergenlikteki özgüvensizlikler ve "keşke ortadan kaybolsam da üzülseler" gibi melankolik düşünceler insanı vurabiliyor.
Bu kadar mı kötü olur bilmiyorum, insanları kendime bağırtıyorum.
Bu kadar mı saçma kendime güldürüyorum insanları.
Bu kadar mı iyiyim ki onlara kendimi sevdirip sonrasında onları şımartıyorum. Sonra kendimi sıfır noktasına vuruyor ve son atışımı yapıyorum. Son atış on ikiden vuruyor. Ağlaya ağlaya kaçıyorum. Nedense her seferinde kendimi ağlaya ağlata tanıyorum. Nedense şu duygusallıktan bir türlü kurtulamıyorum. Nedense çok sevmek gerektiğine inanıyorum, çok da akılla sevmek gerektiğine bir yandan da. İnsanın sevme kapasitesi de belki aklının aldığı kadardır. Belki de insanın duyguları diye bir şey yoktur, hepsi akıldır.
Hala her çocuk gördüğümde ağlayasım gelir. Ama ben çok sevildim, hiç çocuk olmadım ki.
Şımarıktım, nazıma oynandı o kadar. Ama hiç özgürce koşamadım ki.
Koştum ama yeterince düşmedim ki.
Saklanırdım dolaplara beni arasınlar diye. Bulamazlardı, sevinirdim içten içe meraklanıyorlar diye. Anlamışlar mıydı gardrobun içinde olduğumu.
Eğer kaybolsaydım püf diye havaya karışsaydım. Gülüşüm, yazım kalır mıydı geriye? Hayat durmazdı ama acaba hatırlanır mıydım? Hatırlansam nasıl hatırlanırdım? Annem gibi güzel hatırlanır mıydım?
Garip rüyalar, şiir kitapları, düzensiz uykular, başağrısı, yapılacaklar, bir çeşit duygusuzluk, bir çeşit apati... Ve burjuva kaygılara devam. Hayata da devam burjuva kaygılarla. Bakalım daha hangi nehirlerle varılacak farklı denizlere ve farklı sonlara ve başlangıçlara.

Gariptir. Bir roman var her seferinde onu okuyorum. Ordaki Kral Solomon'u bulana kadar (kusurlu, ama sonsuz) bekliyorum. Kendisine yalan söylediğinin farkında olan ama yaşayan ama saygılı ve düzgün ama olgun ve bazen de nedense şakacı fakat bir ömrü yakmış bir Kral Solomon.

İşte böyle...

Ürkütücü kendimizi bu kadar tanımamız, bilmemiz, bu kadar ortada olmamız. Ürkütücü çünkü bu biz değiliz.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Watercolour and Mıxed Technique

Emma Lefebvre tutorial    handmade postcards wıth mıxed technique

domates biber patlıcan

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi...