14 Şubat'ın adı kana bulandı. Belki de yaşadığımız o toz pembe ve yalan dolu dünyada gözlerimizin bir kere daha açılmış olması maalesef Özgecan'ın ölümüyle gerçekleşti. Erkeklerden korkmaya başladık, onlara kuşkuyla bakmaya başladık. Facebook'ta yaptığımız yorumlara katılan erkeklerin yurtdışı görmüş olanlar olması ayrıca bizi bir kere daha ürküttü ve düşündürdü. Biz nerde ve nasıl bir akıl tutulmasında ve nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Canım annemin 'kızım mini etek giy' dediği Kayseri zamanları daha da mı gerilerde kaldı? On beş senede ülke böyle mi değişti? Ne hale geldik, nasıl bir hayat sürüyoruz? Biz nasıl adamlarla aynı toprakları paylaşıyoruz? İşte bu sorular kafamıza üşüşürken, soğukkanlı düşünmek gerçekten de zorlaştı.
Soğukkanlı düşünemiyor insan çünkü failin söylediği şeyler akıl alır gibi değil. Kesmek, tecavüz etmek, öldürmek, bıçaklamak, yakmak... nasıl insanlar bunlar? Benim kızım olsaydı Özge, eğer benim yavrum olsaydı, kızkardeşim olsaydı, ben ne yapardım? Aklımı yitirirdim.
Ama güçlü duracağız. Tüm bu olanlara dönüp bakarken, çocuklarımızı yetiştirirken onlara önce insan olmayı öğreteceğiz. Sevmeyi ve kimsenin canını yakmamayı, herkesi eşit bir gözle görmeyi ve kimseyi hor görmemeyi, dini, cinsiyeti, inanışları ne olursa olsun.
Ama umutlu olacağız. Her şeye rağmen. Ve mücadele edeceğiz.
Soğukkanlı düşünemiyor insan çünkü failin söylediği şeyler akıl alır gibi değil. Kesmek, tecavüz etmek, öldürmek, bıçaklamak, yakmak... nasıl insanlar bunlar? Benim kızım olsaydı Özge, eğer benim yavrum olsaydı, kızkardeşim olsaydı, ben ne yapardım? Aklımı yitirirdim.
Ama güçlü duracağız. Tüm bu olanlara dönüp bakarken, çocuklarımızı yetiştirirken onlara önce insan olmayı öğreteceğiz. Sevmeyi ve kimsenin canını yakmamayı, herkesi eşit bir gözle görmeyi ve kimseyi hor görmemeyi, dini, cinsiyeti, inanışları ne olursa olsun.
Ama umutlu olacağız. Her şeye rağmen. Ve mücadele edeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder