Bugün çok garip bir gün. Ne zaman kendimle baş başa kalsam düşüncelere dalıyorum. Sanki bir gidişatın içinde başımı almışım, olabilecekleri kabul etmişim büyümüşüm ve birazcık daha olsun akıllanmışım gibi. Aylar önce Birmingham'da bir gece bir rüya görmüştüm. Lucca'nın sokaklarından çıkıyordum, sokaklar labirent gibi geçişler ise pub kapıları gibiydi. Bu labirentten çıkar çıkmaz kendimi bir ormanın içinde buluyor ve doğaya hayran kalıyordum. Sonra bir kaplanla göz göze geliyoruz ve kaplan beni kovalamaya başlıyor, kaçıyorum ve bir havuza atlıyorum ama kaplan da yüzüyor. Peşimi bırakmıyor. Sonrasında ben pes ediyorum. Yüzükler var elimde onları çıkarıyorum ki kaplan beni midesine indirdiğinde hazımsızlık yapmasın. Sonra ama kaplan bir insan gibi benimle konuşuyor ve gidiyor. Beni bırakıyor. Kendi kendime çok düşündüm bu rüyayı. Hırslarım mıydı kaplan, tutkularım mıydı? Yoksa hayat mıydı? Bilemedim. Belki hepsinin bir karışımıydı bana yüzüklerimi çıkarttıran. Beni doğada tam
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel