Ana içeriğe atla

Ne yapmalı?

Bazı hallerde hiçbir şey yapmamalı. Mesela biri sizi çok mı kızdırdı hiç beklemiyordunuz, sakın bir şey yapmayın. Makaleniz mi reddedildi, tamam düzeltin başka yere yollayın ama delirmeyin. Bir süre bir şey yapmayın. Benim gibi. Statik kalın. Panik olmayın. Hayat bu, hayatta her şey var. En sevdiğiniz arkadaşınız sizinle konuşmaz mı oldu, bir şey yapmayın. Bırakın zamana, bir çeşit Allaha havale etme durumu. Siz istediğiniz yere havale edin. Ben hep bilmediğim yerlere havale ettim böyle sinir bozucu durumları. Mesela birine bir şey yaptınız, teşekkür etmedi mi, şaşırmayın. İnsanoğludur. Sadece çocuklar annelerine teşekkür ederler, bir de aristokratlar birbirlerine. Belki onlar bile etmiyordur kim bilir. Şaşırmayın. Sizi dışladılar mı, kendinizi garip ve yalnız mı hissediyorsunuz, sakın şaşırmayın. Bu herkesin başına gelebilir. O yüzden hiçbir şey yapmayın. Evet hiçbir şey yapmayın. Ta ki sakince düşünene kadar. Çünkü bazı şeyler zamanla ve gayretle çözülür. Kimisi iyi gün dostudur kimisi kötü gün. Kimisi her ikisidir ama bunun bulunması çok zordur. O yüzden de şaşırmayın bulamadım, diye. Saysanız saysanız dostlarınız bir elin parmağını geçmez. Geçmişe gömülür birçok kişi ama yine de çok değerlidir. Siz unutmazsınız, eğer gerçekse aradaki ilişki, onlar da unutmazlar. Kimse birbirini sürekli düzenli aramak zorunda değildir. Bu bir gönül meselesidir. Ama hep emek verirsiniz bir gün çöpe gider her şey. Sakın şaşırmayın. Ve hiçbir şey yapmayın. Şimdiye kadar neye öfkeyle karşılık verdiysem zararı en çok yine ben gördüm. Sonra da pişman oldum. Rezil oldum. Tamam duygularımı belli ettim iyi ettim ama bir şey yapmasaydım iyiydi. Bir yandan da insan karınsız, ne demekse, biz de bir başkasından daha az karınsız değiliz. O yüzden hayatta herkesten her şeyi beklemeli, önlemini almalı, yine de sevmeli güvenmeli. Çünkü güvenmeden hiçbir şey olmaz! Bir yemeğin başına geçtiğinizde bile kendinize güvenmeniz lazım. Veya gecenin bir yarısı eve yürürken kendinize güvenmek zorundasınız çevrenize olduğu kadar. Tabii bu ikisi ayrı riskler taşıyan durumlar, o yüzden siz bu örneklerden sadece birincisini dikkate alın.

Diyeceğim şu, sakın şaşırmayın, hepimiz hatalarla doluyuz, her şey hatalarla dolu. Her şey bir o kadar potansiyel ve umutla dolu. Emeksiz yemek olmaz, ama yemeği bile otomatik yapabilmek için 1000 defa yemek yapmak gerekir. Bu da beynimin küçüldüğünün bir kanıtı. Sadece yemeği örnek veriyorum. Çizim diyelim. Çizmeyi bırakınca unuttuk zannederiz ama yeteneğimiz varsa yine çizeriz. Çizdikçe daha güzel çizeriz, bakmayı bildikçe daha güzel bakarız. Yine de bir gün ucube bir resim yaparsanız şaşırmayın. Eğer ki insanlar ve çevre ve hava şartları sizi yanıltabiliyorsa, siz de bir gün kendinizi çok kolayca yanıltabilirsiniz. Tek yapmanız gereken şey denemek, risk almak, korkmamak, gerektiğinde haddini bilmek gerektiğinde ise hiçbir şey yapmamak. Evet çok şaşırdığınızda bir şey yapmayın, bekleyin... Gerçekler hele ki bir travmadan sonra, bir süre sonra su yüzüne çıkar. İnsanları bir olay üzerindeki duyguları değişmeyebilir ama o duyguya bakış açıları, düşünceleri, olayları yorumlayışı fazlasıyla değişecektir. Bu da insanı büyütür mü büyütmez mi bilmiyorum ama yaşayabilmek için hepimizin buna ihtiyacı var. Hiçbir şey yapmamak. Beklemek. Ve sonrasında yavaş yavaş yürüyüp tekrar koşmak. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s