Ana içeriğe atla

Dostlarıma...

Sevgili Dostlarım,
Çeyrek asrı devirmiş bulunmaktayım. Bu çeyrek asırda neler gördüm ve yaşadım. Neler bana fazla geldi, neler vız gelip tırıs gitti, bilirsiniz az çok. Hep güçlü gördünüz beni ya da en azından öyle göründüğümü düşündünüz. Dertlerimi sizlerle paylaşmaktan, mutlu olduğumda yersiz şakalarla sizi şaşırtmaktan hiç çekinmedim. Bana güvenmeniz hep hoşuma gitti, fikrimi sormanız, aramanız ve ağırlamanız. Sizin yanınızda ölümsüzmüşüm gibi hissettim hep. Ciddi ciddi değil ya. Ölümün lafı olmazdı biz hayatımızı paylaşırken, kendimizi ve yaşananları yahut yaşanmasını istediklerimizi konuşurken. Yalnız kalmaktan hep korktum ve eminim bu benim en büyük zayıflığım olageldi. Ve belki de diyalektik bir biçimde bu zayıflık bana en çok güç veren şey oldu aynı zamanda. Sizinle olmak bana hayat veriyor, sizi yanımda hissetmek, dilerseniz bunlar duygusal bir çıkar ilişkisi diyin, bana güç ve güven veriyor. Yanınızda kendimi ilk defa bağ şarabımızla sarhoş olduğumuz zamanki kadar saf, ilk beraber aşık olduğumuz zamanki kadar takıntılı ve ilk beraber ağladığımız zamanki kadar kalabalık hissediyorum. Yanınızda ben 15 yaşındaki kadar uçarı, 21 yaşındaki kadar yeniliklere açığım, 40 yaşındaki bir kadın kadar ne istediğini bilenim ve 65 yaşındaki bir anneanne kadar şefkatliyim. İşte yanımda dostlarım, hadi kaldırın kadehlerinizi şiire, şaraba, aşka, yaşama, ölüme ve ölümsüzlüğe ve dostluğa… yıllarca beraber oluşumuza. İyi ki varım ama iyi ki sizinle varım!

Yorumlar

  1. bence herkesin doğum günü kutlu olmalı. senin de seda'nın da.. ikinizin de bu blogu takip ettiğinizi biliyorum =)

    YanıtlaSil
  2. Ben arkadan geliyorum; doğum günü dediğin senede bir gün değil, durup kendinden mutlu olduğun her an kutlanmalı bence.
    İyi ki doğmuşuz be şahkız; ne denir ki yazdıklarının üstüne...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s