Ana içeriğe atla

Sounds of Italy


Sometimes I hear voices, sometimes sounds, sometimes the noise of the outside, cars passing by and ambulances. The old population in Italy certainly makes me worried as my room has a balcony without any sufficient protection from the outside noises such as these ambulances passing by so many times and I am now accustomed to hear them.

Sometimes the guy upstairs starts shouting at this wife, I do not know at whom exactly but he is certainly sick in the head and I believe that if he is shouting at the dog which I hear bark sometimes, he should be the most cruel man on earth.

Sometimes in the morning a lady starts singing opera, at 10.00 AM when I had my second coffee. And although her voice is fascinating, it gives me a slight headache and I cannot distinguish if it is a lady’s voice or if it is a TV. I asked my housemates if they heard it and they are positive that there is not an opera singer in our apartment.

Sounds are amazing in Italy, when you go to Via Del Corso at 22.00 you see a young lady dancing tango with her umbrella. She wears black and white and her lips are red as her hair is blonde (should I have said yellow?) and short. She looks like she has just come out of a movie scene and that dance takes you somewhere else. You are not in Via Del Corso anymore, but you are in somewhere else, an atmosphere I cannot describe.

While the lady continues to sing above, I am thinking to myself: I wish I was a guy to write an autobiography with all the secrets inside, wohoww? Which secrets? What adventures? I figured out in the last days why men write more autobiographies, is not it because they have the luxury to talk about politics, relationships (affairs with women), football and adventures? I promised myself to write an autobiography of my “fulfilled” life:) Funny eh?

Well well well, the best thing is when you are walking on a street and you hear the jazz players, they play so nicely, so much to the tune, they play so well and I am ashamed not to throw a coin to the hat which lies upside down on the street. On the other hand, I would like them to play from morning till evening for me, if it could be possible. Or if I could have walked endlessly from one part of the street to the other and if they had continued playing during this time, this could be also fine with me. The sounds of Italy, a slight headache, a moment of perfect happiness, a moment of confusion, a worrisome heart about the old population, a worrisome heart about my sleeps.

I will touch upon the smells later on, as this is another story.

By the way, a man joined the lady singing, are there opera singers in our apartment? They are full of passion, wow, and I am trying to learn more about housing rights at this moment, if I can manage... Sounds are calling from outside though...

Please turn off the music, oh god it is so loud.

Now I will take a bus to Roma Termini and a violin player will come inside in one of the stops, start playing in a row all these well-known melodies and then he will say “Grazie ...” Nobody will give him any money though, I do not know how he survives. Is not it nice that someone is playing a violin for you when you are on the bus, looking at the historical buildings in Rome? But no, I do not like him playing, I think that he is playing in a hurry, from one stop to the other, just to earn some money, he forgot what art was about. Do the Italians think like me too?

Sometimes it is complete silence... on the bus, there are loud teenagers, they talk with high pitches which annoys me so much as they annoyed me back in Istanbul. Then comes the lady who is complaining in Italian about something. I pick up some words: She is saying that it is normal that one says sorry if s/he makes a mistake, this is that simple. I think she is complaining about her colleague or one of her relatives or her husband, that I cannot figure out. Maybe it is the wife of her son.

Well well well, this is the end for now. I wrote in a hurry just like the violin player on the bus. And this lady continues to sing still... well I will go out to the library then.

note: this picture is taken from the website http://www.google.it/imgres?imgurl=http://www.clipartheaven.com/clipart/music/musicians/singer_-_opera_4.gif&imgrefurl

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s