Ana içeriğe atla

Ataerkil Söylem ve Ataerkil Politika: Kadınların Düşünceleri ve Hisleri

Maalesef görüyoruz ki erkek egemen söylem yine kazanıyor. Ece Temelkuran'ın da dediği gibi Nuray Mert'e "namert" diye seslenebilen, kadın bir gazeteciyi bu şekilde kolayca hedef gösterebilen ve etrafa hakaretler savuran bir başbakanın partisi gücü yeniden eline geçirmek için kolları sıvadı. AKP güce doymadı, doyacak gibi de görünmüyor. Yoksa kadınlar mıydı güce doymayan? Yoksa kadınlar mıydı güce doymadığı halde ikinci planda kalan? Hangisi doğruydu? Kafalar karıştı değil mi?

Kadınlar gücü seviyor evet, ama erkeklerinin gücünü seviyorlar. Kendi güçlerini değil. Erkeklerin gücü altında var olduklarından mı, adam yerine konduklarından mı? Yoksa erkekler sayesinde omuzlarda yükseldiğimizden mi? Biz kendi kendimize yükselmeyi öğreneli yıllar oldu. Bunu bir kendimize kabul ettiremedik.

Kafanız karıştı mı? Benim kafam hiç karışmadı. Güç insanları çirkinleştirir. Paylaşılmayan güç, kontrol altında tutulmayan güç insanı kabalaştırır, insan daha çok bağırmak daha haklı olmak ister. Kadınlara "doğurun" der, sanatçı kırılır mı diye düşünmez "ucube" der, kadın gazetecilere "namert" der, "batı değerleri bizi sapıttırıyor" yapıyor der... biz de inanırız bize söyleneni kabul ederiz. Çünkü en çok bağıran en haklı olandır değil mi bizde? Entelektüel seviyemiz düşük de değil oysaki, okuyoruz okumuyor muyuz gazeteleri? Koskoca başbakan "kadın mı kız mı bilemem" diyor. Kadın hakları nerde? Nerdesiniz insanlar? İç sesimizi duymaz mı olduk?

Kadınların eşit olamadığı bir ülkede ilerleme olmaz. Herkes gayrısafı millihasıladan bahsederken, kadının iş hayatına girmesi için kolaylık sağlanmazsa, işyerinde kadına eşit fırsatlar tanınmazsa, kadınlar dine boyun eğdirilirse, herkes bunu kadına hak görürse, eğer kadın ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürse, sokakta dayak yerse, evde dayak yerse, işyerinde psikolojik baskıya uğrarsa... kadın haklarından bahsedilmezse o memlekette hiçbir şey olmaz.

Kadınlar fındık topladı, çocuk doğurdu, evi geçindirdi, her şeyi yaptı, çalıştı, saçını süpürge etti... ne oldu sonunda? Erkek egemenliğinden çıkabildik mi? Kadınlar ey nerdesiniz?

Bağımsız düşüncenin gelişmediği yerde ilerleme olmaz. Siz hemcinsinize bu şekilde konuşan bir adama nasıl ve neden oy verdiniz? Siz içkici, dindar, dinsiz, asker, sivil her kim olursa olsun bu şekilde konuşsa aynı kefeye koymaz mısınız?

Kadın Bakanlığı kaldırıldı. Kadınlar bu kadar ezilirken? Nasıl razı oldunuz? Nasıl kabul ettiniz? Erkeğin beni düşündüğü kadar varolmak istemiyorum, ben tek başıma varolmak istiyorum.

"freedom to think of things in themselves" The author uses this quotation to illustrate the freedom women have when they have money. (academicwritingtips.org)

Yazar bu alıntıyı kadınların parası olduğu zaman sahip oldukları özgürlüğü tanımlamak için kullanmıştır: "içlerinde kalan şeyleri düşünebilme özgürlüğü"

En zoru da kendi içime yolculuk yapabilmek ve kendi başıma düşünebilmekti... Peki kendi başına hissedebilmek bu kadar mı zor?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s