Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Gün Thomas Kuhn

Nilüfer Kuyaş'ın Thomas Kuhn'un "Bilimsel Devrimlerin Yapısı" adlı eserinin çevirisine yaptığı sunuşta, Bertolt Brecht'tin bilim-toplum üzerine yazdığı yazıdan alıntı yapmıştır. Galileo' nun Yaşamı adlı oyunda Engizisyon tarafından görüşlerini inkar etmeye zorlanan ve boyun eğen Galielo şöyle der: "Benim düşünceme göre, bilimin tek amacı insan varlığının çilesini hafifletmektir. Eğer bilim adamları... kendilerini yalnızca bilgi için bilgi toplamaya sınırlarlarsa, bilim sakat kalacak ve yeni buluşlar yalnız yeni dertler getirecektir. Zamanla keşfedebilecek her şeyi keşfedebilirsin, fakat ilerlemen insanlıktan uzaklaşan bir ilerleme olacaktır. Seninle insanlık arasındaki uçurum bir gün o kadar büyüyebilir ki senin yeni bir buluş üzerine duyduğun coşkunun karşılığı, evrensel bir dehşet haykırışı olabilir." Oda arkadaşımın söylediği, ben telaşlıymışım. Çok hareketliymişim, ve papatya çayına ihtiyacım varmış. Desem ki ona benim yedi ceddimi papatya

Kadınlar Günü

İnsanların bazılarını kaybetmemek için yalan söylediği olmuştur Kendisini başkasıymış gibi gösterdiği zamanlar Beyaz yalanlar olmuştur Kırmızı yalanlar belki Unuttum denir Önemli değil denir kaçılır Biz ise bir iki tatlı söz bekleriz ama o sözler hiçbir zaman gelmez Neden gelmez bilmiyorum bekleriz Sanki o sözler belirler değerimizi Kadınların değerini Kimse kutlamaz artık Kadınlar Günü'nü Kadınsın insansın hayvansın erkeksin Sen her şeysin Ama kimse kutlamaz kadınlığını Kimse kutlamaz kadınlığını Herkes unutur unutturur sana kadınlığını Sonra da derler ki ne var şu kadınlar gününde İnsanların içinden gelmez kutlamak Kadın mısın ki sen? Nasıl bir kadınsın ki sen? Ne biçim kadınsın sen? Sen de kadın mısın be? Kutlamazlar. Kutlamazlar Kutlamazlar Kadınlığını unuttururlar Yemek yapamazsın Kadın mısın sen? Gülümsersin Kıskandırır mısın? Cilveli misin? Rahat olma bu kadar Ağır ol Kaldıramasınlar Elinin hamurunu unutma Başka işlere bulaşma Saçın uzun a

Yazarlar

Yazarlarla dostlarımı aynı kefeye koymak istemem ama ne zaman güzel bir kitap okusam güzel bir dostumla sohbet etmiş kadar olurum. Bir şeyleri paylaşmış gibi... o yazar benimle bu güzel şeyleri paylaştığı için kendimi şanslı sayarım, bana iç dünyasını açtığı için. Kaygılarını, korkularını başkalarının ağzından da olsa dile getirdiği için ama yine de bunları beyninin içinde dönen şeyler olduğu halde benimle ve binlerce insanla benim gibi/benden farklı paylaştığı için. Yazar kendini sevdirmeye çalışıyor, yazar yalnız kalmış. Yazarın söyleyecekleri var, sözleri yarım kalmış. Yazar sesini duyurmak istiyor, bastırmışlar sesini. Yazar sana bir güzellik vermek istiyor, estetik yahut fikren, başka türlü verecek şansı olmamış. Yazmış yazmış da yazmış. İyi ki yazmış. Bir kitabın ve bir dostun yeri ayrı. Ama o dostlar yakında değilse bir dost sesidir bir kitap. İşte böyle akıllandım ben, sonra aptallaştım yine okumayı bıraktığımda.