Nilüfer Kuyaş'ın Thomas Kuhn'un "Bilimsel Devrimlerin Yapısı" adlı eserinin çevirisine yaptığı sunuşta, Bertolt Brecht'tin bilim-toplum üzerine yazdığı yazıdan alıntı yapmıştır. Galileo' nun Yaşamı adlı oyunda Engizisyon tarafından görüşlerini inkar etmeye zorlanan ve boyun eğen Galielo şöyle der:
"Benim düşünceme göre, bilimin tek amacı insan varlığının çilesini hafifletmektir. Eğer bilim adamları... kendilerini yalnızca bilgi için bilgi toplamaya sınırlarlarsa, bilim sakat kalacak ve yeni buluşlar yalnız yeni dertler getirecektir. Zamanla keşfedebilecek her şeyi keşfedebilirsin, fakat ilerlemen insanlıktan uzaklaşan bir ilerleme olacaktır. Seninle insanlık arasındaki uçurum bir gün o kadar büyüyebilir ki senin yeni bir buluş üzerine duyduğun coşkunun karşılığı, evrensel bir dehşet haykırışı olabilir."
Oda arkadaşımın söylediği, ben telaşlıymışım. Çok hareketliymişim, ve papatya çayına ihtiyacım varmış. Desem ki ona benim yedi ceddimi papatya değil, Çay Bağları bile durduramaz. Bizde kadınlar böyle, telaşlıdır. Kaygılıdır. Koştururlar amok koşucuları gibi. Herkes için her şey için uykuları kaçar. Manyaktır bizim hatunlar, hiperaktif, produktif ve enerjiktirler, desem... anlar mı acaba? Anlar anlar kendisi de öyle ama benim gibi endişeli değil, daha sakin, daha yumuşak huylu belli ki. Benim kanım damarlarımda hızlı akıyor malum. Artık hazırım her türlü felakete, her an, der gibi. Aslında bu aynı zamanda bir hazır olmama hali...
Thomas Kuhn üzerine bir sunum yapacağım, derin olmaya çalışacağım ama derinliğimin bir sonu bir limiti var. Kendime derin derin dedim yıllarca. Şimdi kendimi çok sığ buluyorum. Özellikle de bilim felsefesi okurken.
Dün gece kendime gece yalanları söyledim, şöyle ki:
"Ne kadar gariptir ki artık kimseye gönderdiğim şarkılar pek bir şey ifade etmiyor. Yaşananlar unutulacak tek tek. Ama yaşananlar unutulacak diye de her şeye hemen atmayacağım kendimi. Sevgi kolay kazanılmıyor, kolay verilmeyecek. Bundan sonra böyle."
Adı üstünde: Gece Yalanları. Bülent Ortaçgil güzel söylemiş, o albümü de çok severim. Sonra Thomas Kuhn'dan konuşuruz, ben derinleşirsem biraz...
not: Bu güzel resmin adı "Homesickness" (sıla hasreti). Rene Magritte ressam, oda arkadaşımın çok sevdiği bir ressam.
"Benim düşünceme göre, bilimin tek amacı insan varlığının çilesini hafifletmektir. Eğer bilim adamları... kendilerini yalnızca bilgi için bilgi toplamaya sınırlarlarsa, bilim sakat kalacak ve yeni buluşlar yalnız yeni dertler getirecektir. Zamanla keşfedebilecek her şeyi keşfedebilirsin, fakat ilerlemen insanlıktan uzaklaşan bir ilerleme olacaktır. Seninle insanlık arasındaki uçurum bir gün o kadar büyüyebilir ki senin yeni bir buluş üzerine duyduğun coşkunun karşılığı, evrensel bir dehşet haykırışı olabilir."
Oda arkadaşımın söylediği, ben telaşlıymışım. Çok hareketliymişim, ve papatya çayına ihtiyacım varmış. Desem ki ona benim yedi ceddimi papatya değil, Çay Bağları bile durduramaz. Bizde kadınlar böyle, telaşlıdır. Kaygılıdır. Koştururlar amok koşucuları gibi. Herkes için her şey için uykuları kaçar. Manyaktır bizim hatunlar, hiperaktif, produktif ve enerjiktirler, desem... anlar mı acaba? Anlar anlar kendisi de öyle ama benim gibi endişeli değil, daha sakin, daha yumuşak huylu belli ki. Benim kanım damarlarımda hızlı akıyor malum. Artık hazırım her türlü felakete, her an, der gibi. Aslında bu aynı zamanda bir hazır olmama hali...
Thomas Kuhn üzerine bir sunum yapacağım, derin olmaya çalışacağım ama derinliğimin bir sonu bir limiti var. Kendime derin derin dedim yıllarca. Şimdi kendimi çok sığ buluyorum. Özellikle de bilim felsefesi okurken.
Dün gece kendime gece yalanları söyledim, şöyle ki:
"Ne kadar gariptir ki artık kimseye gönderdiğim şarkılar pek bir şey ifade etmiyor. Yaşananlar unutulacak tek tek. Ama yaşananlar unutulacak diye de her şeye hemen atmayacağım kendimi. Sevgi kolay kazanılmıyor, kolay verilmeyecek. Bundan sonra böyle."
Adı üstünde: Gece Yalanları. Bülent Ortaçgil güzel söylemiş, o albümü de çok severim. Sonra Thomas Kuhn'dan konuşuruz, ben derinleşirsem biraz...
not: Bu güzel resmin adı "Homesickness" (sıla hasreti). Rene Magritte ressam, oda arkadaşımın çok sevdiği bir ressam.
Yorumlar
Yorum Gönder