Yazarlarla dostlarımı aynı kefeye koymak istemem ama ne zaman güzel bir kitap okusam güzel bir dostumla sohbet etmiş kadar olurum. Bir şeyleri paylaşmış gibi... o yazar benimle bu güzel şeyleri paylaştığı için kendimi şanslı sayarım, bana iç dünyasını açtığı için. Kaygılarını, korkularını başkalarının ağzından da olsa dile getirdiği için ama yine de bunları beyninin içinde dönen şeyler olduğu halde benimle ve binlerce insanla benim gibi/benden farklı paylaştığı için. Yazar kendini sevdirmeye çalışıyor, yazar yalnız kalmış. Yazarın söyleyecekleri var, sözleri yarım kalmış. Yazar sesini duyurmak istiyor, bastırmışlar sesini. Yazar sana bir güzellik vermek istiyor, estetik yahut fikren, başka türlü verecek şansı olmamış. Yazmış yazmış da yazmış. İyi ki yazmış. Bir kitabın ve bir dostun yeri ayrı. Ama o dostlar yakında değilse bir dost sesidir bir kitap. İşte böyle akıllandım ben, sonra aptallaştım yine okumayı bıraktığımda.
Goodreads Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı. Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s...
Yorumlar
Yorum Gönder