Çok evhamlı. Bir ıksırık tıksırık duysa hemen kafasını kaldırır. Yine o gecelerden bir geceydi. Bir tıkırtı duyduk. Ev sahiplerinin ve benim dışımda kesin bir yabancı girmişti eve bunu ikimiz de derhal fark ettik. O kulak kabarttı. Ben de dikkat kesildim. Yavaşça odadan çıktım. Odadan çıkmamla merdivenden inen tıkırtıyı duymam bir oldu. Sanki ışık hızıyla kaçmıştı, bir insan olması imkansızdı. Ben önden ineyim, sen arkadan gel, dedim. Ondan önce merdivenlerden aşağı bakıyordu meraklı meraklı kafasını uzatıp. Ufak tefek şey belli mi olur? Hırsız çıkar, deli çıkar asar keser, canını yakar, kıyamadım. Ben önden indim. Mutfağa gelmeden girişteki çekici elime aldım. Evde çıt yok. Ev sahibesi, eşi ve bir oğulları, bir de kiracı var benim gibi bir odada kalan. Ev kocaman bir ev. Herkes derin bir uykuda. En geç ben yatarım bu evde. Benim minik kuşum da yanımda yatar.
Neyse... girdik mutfağa. Mutfak gepgeniş sopsoğuk bir yerdir. Sonradan bahçeye doğru uzatılmış geniş olsun diye belli ki. Ama bu evde benim en sevdiğim yerlerden biridir mutfak. Hep aydınlıktır. Rahmetli annem de aydınlık mutfak severdi. Onun huylarını aynen sorgulamadan alıyorum. Yaşamak öyle daha keyifli ve kolay oluyor.
Velhasıl kelam mutfakta tek canlı yoktu. Ben ve Mampo yalnızca. İkimiz birbirimize baktık. O şüpheli bakışlarla kedi penceresinden dışarıyı gözetledi, kedi kapısını yahut penceresini (bize göre pencere ona göre kapı olan) kilitlemeyi düşündüm. Ama dedim ki kendi kendime yaratık evin içindeyse ne yaparız bir de kilitli kalır ve çıkamaz. Sonra al başına belayı. Hemen çekici yerine koydum. Mampo hala meraklı meraklı dışarıyı izliyordu. Gel Mampo, gel, dedim ona. Gel kuzum yatalım. Eğer evin hanımı ıslık çalıp da Mampo'yu çağırmazsa Mampo gece gündüz benim yanımda kalır. Gece de yanağını dizime yaslar, çok laubali olmadan uyur.
Maviştir gözleri ama karanlık bakar. Ancak bazı nadir sabahlar İngiltere'nin havasını andırmadığı olur. Bulutlar aralanınca Mampo'nun siyam kedisi mavisi gözleri görünür. Biraz önce yine Mampo'nun camdan yemek kabında bir ses duyduk... Mampo tüm o uykululuk ve tembellik halinden sıyrıldı. Aşağı inmeye kalmadı, kedi yine kaçtı. Geceleri gelen ve bu evi avcunun içi gibi bilen ve özellikle herkes yattıktan sonra Mampo'nun mamasından otlanan bu toprak ve varlık tanımaz anarşist ruhlu kedinin gözleri ne renktir acaba? Belki bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz, ne Mampo ne de ben...
Neyse... girdik mutfağa. Mutfak gepgeniş sopsoğuk bir yerdir. Sonradan bahçeye doğru uzatılmış geniş olsun diye belli ki. Ama bu evde benim en sevdiğim yerlerden biridir mutfak. Hep aydınlıktır. Rahmetli annem de aydınlık mutfak severdi. Onun huylarını aynen sorgulamadan alıyorum. Yaşamak öyle daha keyifli ve kolay oluyor.
Velhasıl kelam mutfakta tek canlı yoktu. Ben ve Mampo yalnızca. İkimiz birbirimize baktık. O şüpheli bakışlarla kedi penceresinden dışarıyı gözetledi, kedi kapısını yahut penceresini (bize göre pencere ona göre kapı olan) kilitlemeyi düşündüm. Ama dedim ki kendi kendime yaratık evin içindeyse ne yaparız bir de kilitli kalır ve çıkamaz. Sonra al başına belayı. Hemen çekici yerine koydum. Mampo hala meraklı meraklı dışarıyı izliyordu. Gel Mampo, gel, dedim ona. Gel kuzum yatalım. Eğer evin hanımı ıslık çalıp da Mampo'yu çağırmazsa Mampo gece gündüz benim yanımda kalır. Gece de yanağını dizime yaslar, çok laubali olmadan uyur.
Maviştir gözleri ama karanlık bakar. Ancak bazı nadir sabahlar İngiltere'nin havasını andırmadığı olur. Bulutlar aralanınca Mampo'nun siyam kedisi mavisi gözleri görünür. Biraz önce yine Mampo'nun camdan yemek kabında bir ses duyduk... Mampo tüm o uykululuk ve tembellik halinden sıyrıldı. Aşağı inmeye kalmadı, kedi yine kaçtı. Geceleri gelen ve bu evi avcunun içi gibi bilen ve özellikle herkes yattıktan sonra Mampo'nun mamasından otlanan bu toprak ve varlık tanımaz anarşist ruhlu kedinin gözleri ne renktir acaba? Belki bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz, ne Mampo ne de ben...
Yorumlar
Yorum Gönder