Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yol ve Çizimler

EN SEVDİĞİM YAZAR ROMAIN GARY'NİN PORTRESİ MİLANO FASHİON WEEK SKETCHBOOK LA_DEFA Yani bana ait bir yaratım değil, sadece taklit 

Tekrarlar, renkler ve kediler

Süper ay üretim süreci

Ne yapmalı?

Bazı hallerde hiçbir şey yapmamalı. Mesela biri sizi çok mı kızdırdı hiç beklemiyordunuz, sakın bir şey yapmayın. Makaleniz mi reddedildi, tamam düzeltin başka yere yollayın ama delirmeyin. Bir süre bir şey yapmayın. Benim gibi. Statik kalın. Panik olmayın. Hayat bu, hayatta her şey var. En sevdiğiniz arkadaşınız sizinle konuşmaz mı oldu, bir şey yapmayın. Bırakın zamana, bir çeşit Allaha havale etme durumu. Siz istediğiniz yere havale edin. Ben hep bilmediğim yerlere havale ettim böyle sinir bozucu durumları. Mesela birine bir şey yaptınız, teşekkür etmedi mi, şaşırmayın. İnsanoğludur. Sadece çocuklar annelerine teşekkür ederler, bir de aristokratlar birbirlerine. Belki onlar bile etmiyordur kim bilir. Şaşırmayın. Sizi dışladılar mı, kendinizi garip ve yalnız mı hissediyorsunuz, sakın şaşırmayın. Bu herkesin başına gelebilir. O yüzden hiçbir şey yapmayın. Evet hiçbir şey yapmayın. Ta ki sakince düşünene kadar. Çünkü bazı şeyler zamanla ve gayretle çözülür. Kimisi iyi gün dostudur kim

Midas'a Devam

Midas Serisi

Şimdi Kediseverler için Çizim Zamanı

Animali Domestici, Giovanni Civardi'nin kitabına bakarak yapılan denemeler En sevdiğim en çatlak kedilerden biri olan Adelina'nın çizim denemeleri Pelush isimli bir gözü tamamen kapanmış kedi Yazmayı düşündüğüm çocuk kitabı için deneme çizimler Yine Adelina'dan esinlenerek yaptığım pastel deneme çizim

My Personal Problems with Academy

After two MAs and one Ph.D. it is possible to complain about three topics related to academia for me. The first one is related to the language issue. The second is related to the language issue and the third is related to the language issue. So I will start from the first one, first of all, most of the academics do some copy and paste and rephrase and combine the sentences and then they write the most independent part: their research and its analysis. But unfortunately in general, most of the articles written as such are boring and they do not know the curves in the brain of a human being but they seem to be a flat two-dimensional text. This text without imagination, creation written without any literary concerns or the concern of the reader turns the article into a one-dimensional and dry reading. You just take the article in your hand and you start to think: maybe academia is not for me. Maybe this is too much. In fact, what I have observed is that those academics whose writing I

Madonna in A Fur Coat - A Must Read

It is the first time that I read Madonna in a Fur Coat in English. Previously I read this book two or three times in Turkish. The book is written in a great and simple style with a rich Turkish, including Arabic and Persian words. It has short sentences nothing is complicated, nothing is too sophisticated. But it is more than just a simple language. The way it is structured is Dostoyevskian. The characters open up to you as you go into the depths of the story. There are many internal conversations of the first person speaking.  The first person the describer of the book finds the secret diary of Raif Bey and he starts reading it. The story unfolds as this figure Rifat Bey who seems to be a typical Bureaucrat living in Ankara, in fact had a tumultuous life. An extraordinary love story unfolds as well. A love story that is not cheesy and that changes the man of a life forever. In the mean while you hear the steps of Raif Bey in Ankara streets, undone pavements which are still undo

Yeni yeni anlamak kendini

Lucca ve Kavuşmalar

Lucca'da neden kaldığımı bilmeksizin kalıyorum. Burdaki huzurdan etkileniyorum ama burdaki huzur öyle bir şey ki insanı bir yerden sonra boğabiliyor. IMT'nin dışına çıktıktan sonra Lucca'nın da eriyeceğini ve bir anda kaybolacağını hissetmiştim ama hala sevdiğim insanlar burda olduğundan böyle bir şey gerçekleşmedi. Yalnız onlar gittiğinde, aylardan şubat olduğunda böyle bir şeyin gerçekleşme ihtimali çok ama çok yüksek. Burası bir kutu, insanı içine alıp koruyor ama aynı zamanda düşünce biçimini kısıtlıyor. Burası bir labirent, insan kendini kaybediyor sonra yeniden buluyor. Burası bir sığınak, kaostan kaçışta insana sessizlik ve huzur veriyor. Burası bir zindan, herkesi tanıyınca kaçacak yer kalmıyor. Burası estetik ve güzel bir şehir ama bir yandan da insan hep ama hep güzellik içinde yaşamak istemiyor. Çok arkadaş edindim ve çok arkadaş kaybettim. Dilerim bir daha bir dostu kaybetmem. Çünkü işsiz olmanın dışında insanı üzen başka bir şey varsa o da bir dostu kaybetme