İlk defa bir Margaret Atwood kitabı okuyorum. The Handmaid's Tale, ilk sayfalarında kitabın içine girmekte zorlansam da sonradan gerçekten de kitap çok sürükleyici bir hal aldı, 60. sayfaya nasıl geldiğimi anlamadım. Şimdi kitabı yarıladım, 150. sayfadayım. Yine kitap nasıl uçtu gitti anlamadım. Yazarın üslubuna hayran kaldım, yine geriye dönüşleriyle kitap insanın kafasını karıştırmadan ana karakterin iç sesini bize duyuruyor. Diyaloglar çarpıcı, karakterleri iki cümle ile açıkça özetliyor. Kitabı bitirdiğimde ne düşünürüm bilmiyorum ama şimdilik çok memnun kaldım ve çok sevdim.
Bir de anime okudum son zamanlarda. Yine bayıldığım bir çizgiroman Rumiko Takahashi'den: A Cena con la strega, Cadıyla akşam yemeğinde. Bu kitabın Türkçesi var mı, mevcut mu bilmiyorum ama gerçekten de çok eğlenceli ve bir o kadar hayal gücü zengin bir kısa hikaye derlemesi.
Haruki Murakami'nin en kısa kitabı olsa gerek babasını anlattığı kitap Abbandonare un gatto, Bir kediyi terk etmek, olarak çevrilebilir... Babasıyla arasındaki farklılığı, duygusal olarak yakınlaşamamalarının arkasında yatan nedenleri, babasının İkinci Dünya Savaşı sırasında yazdığı şiirleri anlattığı bu kitap gerçekten de duygulandırıcı. Babasını senelerdir görmemiş olan yazar onu yeni yeni anladığını kendisine itiraf eder gibi. Babası hakkında hala bilmediği birçok şey olduğunu söylemekte de fayda var. Kendisi de bunu kitapta dürüstçe itiraf ediyor. Kitap bir roman değil, bir anı niteliğinde, çok güzel resimlerle desteklenmiş, Emiliano Ponzi tarafından yapılan resimler... bu resimler olmasa sayfa sayısı yarıya iner. Bir günde okursunuz inanın. Beni duygulandıran ve düşündüren bir kitap oldu, tavsiye ederim.
En son Tarık Buğra'nın Osmacık kitabını okumaya başladım ama maalesef kitabı sıkıcı buldum ve bitiremedim. Kitap Osmanlının başlangıç dönemini anlatan bir kurguya dayanıyor. Her ne kadar Tarık Buğra'nın üslubu dikkat çekici ve güzel olsa da kitap bana ruhumu besleyecek o materyali vermedi. Ruh materyalden beslenmez elbette ama yine de ben açıkçası tam olarak emin olamadım okumak istediğimden. Öyle olunca kitap yarım kaldı, rafa kaldırdım.
Yine yarıda bıraktığım çok kitap oldu bu sene. Kendimi zorladım ama bitiremedim. Maalesef son zamanlarda daha çok başıma geliyor bu durum. Neden bilmiyorum. Kitaba çok ara vermek de bazen insanda o kopuşa sebebiyet veriyor.
Umarım Aralık ayında da biraz olsun kitap okuma hızıma devam edebilirim, benim için bir ayda iki kitap bitirmek yeterli ama güzel kitaplar olmalı, içime sinmeli. Maalesef haftada bir kitap okuyamıyorum, zaman bulamıyorum yahut zaman yaratmıyorum, aslında televizyonu kapatsam bir hayli zaman var... Bir de cep telefonundan uzak durmak lazım tabii ki.
Size de bol kitaplı günler, sevgiler...
Yorumlar
Yorum Gönder