Ana içeriğe atla

Gölge yapmak bu kadar mı zormuş?

 

Şimdi de suluboya derslerine başladım. Bu dersler genelde online oluyor, genelde değil her zaman. Evden masamızdan rahat rahat çalışıyoruz. Hocam yine Floransa Sanat Akademisi mezunu ve çok da teknik öğreten ve göstermeye üşenmeyen bir genç. Gölge çalışmamı önerdi. Yalnız bu yukardaki ya 12. yahut 13. denemem çünkü her seferinde bir terslik çıkıyordu, o yüzden de dün gece bıraktım o işi bu sabah kalktım ve üçüncü yuvarlak objede biraz olsun gölgeleme ve dolgunluk hissi baş gösterdi. 

Bunu dün akşam dersten sonra yaptım, karakalemle çalışmak her zaman daha kolay geliyor. Sanırım bunun nedeni annemin biz çok küçükken (bana ve kuzenime) bir resim dersi ayarlamış olmasından kaynaklanıyor. Orda da hocam ilk başta bu gölgelendirmeyi öğretmişti, sonrasında objeleri çizmeye başlamıştık ama benim için ders biraz ilginçliğini yitirmişti sonrasında. İlk başta değişik şekiller çizip onları gölgelendirmek ise çok hoşuma gitmişti. O konuyu gerçekten güzel anlatmıştı. Keşke diğer konuları da güzel anlataydı da biz de öğrenseydik. Birkaç dersten sonra annem zaten dersleri bıraktırdı, çünkü hem pahalıydı hem de sanırım birisi ona 'resimi ne yapacak? başka bir şey yapsın, bunu hobi olarak yapsın' dedi herhalde...

Seçtiğimiz iki objeyi suluboyada çizmeye çalıştık fakat görüldüğü üzere ben vazoyu çizmekte çok zorlandım. Zaten detayları olan düz gri bir vazo da değildi. Fincan yine fena değil denebilir. Fakat işte bu resimden sonradır ki gölge çalışacağız, dendi. O yüzden benim de gölge çizmekten ve çalışmaktan başka çarem kalmadı. Bunlarla geçmiş olsun. 

Arka fonu unutmamam gerekiyormuş. 

 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s