Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Biraz Kedi Biraz Renk

Carpaccio  Udemy'den aldığım suluboya dersinin bir sonucu olarak yaptığım fakat gerçeğiyle pek uyuşmayan resim İçimizdeki umut ve karanlık ve ikisinin de ortak noktası olan tutku

lalalalalalalala

La La Land  16 February 2017 I could not stop but think about this movie. I am obsessed with it. I am obsessed with what it was about. I like the director since Whiplash and I have always thought that Whiplash is more beautiful than the Birdman. Because Birdman was surreal in a way that I did not like. It was not surreal like Marquez, it was surreal artificially. I am not a critic of literature or films. But I have to say a few words about La La Land and how it made me feel.  First of all, I enjoyed the music immensely. It had been a long time that I have listened to good jazz like this. And jazz is the only type of music that makes me feel lighter in this world. Other than that generally I feel quite heavy about the regimes, migration, refugees, life, family problems, future, money issues, ending friendships, etc. But when comes jazz, life is different, it makes some kind of sense in a non-sensical way. It makes fun of life, takes the joy of life and gives it to you. I lov

Basılmış olan Kısa Hikayelerimden

Dawit Büyüyünce  (Notos'ta 2010 Ocak sayısında basılmıştı)  Küçüğümün gözlerinden çapaklar akıyor. Kum fırtınası gelecek, dediler. Biz alışkınız ama benim Dawit’in gözleri biraz hassas. Kum yüzünden göz kapakları şişiyor, bazı sabahlar gözlerini açmakta zorlanıyor. Kamptaki doktorlardan biri “akut konj…” gibi bir şey dedi. Damla yokmuş, biraz pansuman yaptı kaynamış suyla. Bizimki rahatladı biraz.   Burada en çok tüketilen şeylerden biri un ve şekeri yağda kavurarak yapılan ve asla kabarmayan, küçük ve ağızda dağılmayan kurabiyeler. Dawit’i onunla doyuruyorum. Bazen konservelerle yemek dağıtıyorlar. Zorunda kalmadıkça Dawit’e tenekeden yemek yedirmiyorum.Kendim bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Ama o beni dinlemiyor. O tuzlu ve yağlı yemeklerin tadını nasıl da seviyor. Birkaç defa onu Birleşmiş Milletler (BM) ofisinin sıvalanmamış duvarını yalarken yakaladım. Tuzluymuş. Zena 12 yaşında, daha yeni ergenliğe girdi. Çok içine kapanık. İyi ki bir kızım olmuş, diyorum baze

Acılar, yaslar ve üzüntüler

Terörden etkilenmiş, üzülmüş, incinmiş ve sevdiklerini kaybetmiş insanlara destek olalım. Onları yalnız bırakmayalım. Özellikle ateşin düştüğü yeri yaktığı bu zamanda onlara maddi manevi destek olalım. Çiçek götürelim, kedi yavrusu götürelim, evimize davet edelim, kahve içelim, onlarla sohbet edelim. Onlara bu toplumda yalnız olmadıklarını anlatalım. Yalnız değilsiniz. Ölümü yaşamış insanları yalnız bırakmayalım. Kendimizi tedavi edeceğiz elbette, çoluğumuz çocuğumuz ailemiz var fakat yine önemli olan bir şey Berger'in dediği gibi 'başkalarının acılarına bakabilmek'. Eğer insanları bu acılarda yalnız boğulmaya kurban edersek, gerçeklik ve merhamet duygularımızı yitireceğiz.

Yol ve Çizimler

EN SEVDİĞİM YAZAR ROMAIN GARY'NİN PORTRESİ MİLANO FASHİON WEEK SKETCHBOOK LA_DEFA Yani bana ait bir yaratım değil, sadece taklit 

Tekrarlar, renkler ve kediler

Süper ay üretim süreci