Ana içeriğe atla

Kayıtlar

gidenler

Bazı müzikler bana annemi hatırlatıyor. Annemin mutfaktaki hali, okurkenki hali, film izlerkenki hali. Asla alamadığımız o onayın bize zamansız bir şekilde verilmesi. En sevilmesi ve de dinlenmesi gereken bir zamanda o insanın ölmesi. En beklenmedik zamanda hamile kalmak. En güzel günlerde ağlamak. En sorunsuz zamanlarda ölümü hatırlamak. İşte hayat böyle akar gider elimizden, sevdiğimiz insanlar da gidiverir bir gün. Terk ederler bu dünyayı, yeniler doğar, kimsenin yeri dolmaz ama bir avuntudur yeni doğanlar. Bir mutluluktur, buruk bir mutluluk bize adlarıyla gidenleri hatırlatan.

Kaplan olmayı kim istemez?

En sevdiğim şey fırçayı sağa ola savurmak, sanırım kaplanın beneklerini güzel bir şekilde anlatabildim bu şekilde. Fakat yine gözlerden biri yukarda biri aşağıda oldu. Resim hocamıza göre çitayı daha çok andırır. Kaplanı da severim ama çitayı daha çok severim, ne de olsa çok hızlı koşar. Hızlı koşanı kim sevmez, rüzgarla yarışanı :)  Fakat karakalem daha güzel oldu sanki. Burda da tüm beneklerini yapamadım, eğer sabah erken kalkabilirsem onu da tamamlamak istiyorum.   Şaka maka hayvan çizmeyi daha çok sever oldum. Nedense daha bir hoşuma gitmeye başladı  hele ki bu kedigiller. Elim alışmışken bir türlü güzel çizemediğim kedimi bir kere daha çizmeyi deneyeceğim. Eğer ki yapabilirsem... 

Akademik olmayan yazılar ve işler

 Burda akademik olmayan yazılarımı ve işlerimi sunmak istedim.  Böyle bir özet olsun. Mesela bu yazı tam da babamın göç hikayesini anlatmayı amaçladığım bir yazıydı. Amacım aslında babamın altı sene hiç dönmeden kaldığı Amerika'da yaşadıklarına dair bir kesiti sunmaktı fakat tabii ki çok az yazabildim. Yine de güzel bir anı olarak bende kalacak. Hem de babam vefat etmeden bir sene önce yazılmış olması lazım. Sanki onu özlemeye başlamışım bile. Hafızası kötüleştiği için ve çok az konuşabildiğimiz için de ona bir teşekkür mahiyetinde olsun istedim.  Diğer bir yazı bizim Sandra Burchi ile yazdığımız InGenere gibi prestijli bir dergide yayınlanan (hem İngilizce hem de İtalyanca versiyonları bulunan) bir yazı. Isolated but connected: research in times of Covid. Ayrıca eskiden Beğenmeyen Okumasın 'da yazıyordum ama son senelerde biraz boşladık siteyi. Yine de burda edebiyatla ilgili birkaç yazım olsa gerek. Kısa zamanda yazılan yazılardı, o yüzden benim yazdıklarımda özellikle çok e

yine bugün düşüncelerimle baş başayım

Bugün yine kütüphanede sakin bir gün. Oğlan kayınvalide ve kayınpederde. Ben buraya yani kütüphaneye çalışmaya geldim. Fakat Nisanın gelişi ile olsa gerek, yahut bahar diyelim, kaprisli gönlüm umutlanmak istiyor. Ayağını yere vurmak istiyor. Artık bir şeyler olsun diye bekliyor.  Yıllardır çabalıyorum. Saçlarıma kar taneleri yağdı. Hala lüzumlu lüzumsuz işler yapıyorum. Kendimi avutuyorum. Araştırma araştırma dedim ne en iyi yerde doktora yaptım ne de en iyi tezi yazdım. Ama devam dedim devam ettim. Kendimi herkesten hala referans mektubu ve iş isterken kırk yaşında buluyorum.  Ne gariptir başarılı olmak nedir bilmedim, başarılı olduğum halde. Boğaziçi'ne ikinci girdim ama ilk sene çok zorlandım, dersleri takip etmekte bir sürü sorun yaşadım. Sonra ortalamayı düzeltemedim. Kırkıncı yahut ellinci mezun oldum.  Birçok kişiye göre iyi bir seviyede olsa da İngilizcem İngilizce sınavlarda çoook yüksek puanlar almadım. Mesela en son girdiğimde yüz üzerinden 88 almıştım. İlk girdiğim TOEF

Çizmek ve boyamak: orman ve uçurum

 

hayvanlar ve insanlar

 

Yine Erciyes