Ana içeriğe atla

Bertol Brecht'ten Sevdiğim Şiirler

Zulümler Yağmur gibi Yağmaya Başlayınca

Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri
gibi:
Gişe çoktan kapalıdır
Yaklaşan bir sel felaketi karşısından kenti uyarmak
isteyen biri gibi:
Ama başka bir dilde konuşan. Kimse anlamayacaktır
Onu.
Dört kez kendisine bir şey verilen bir kapıyı
beşinci kez çalan bir dilenci gibi:
Kan durmaz, hep boşanır.

Biz de ortaya çıkıyor ve bize yapılan zulümleri haber
veriyoruz.

İlk kez arkadaşlarımızın katledildiğini
bildirdiğimizde
çığlıklar göklere ağdı.

Yüz kişiydi katledilen. Ama bin kişi katledildiğinde
ve ölümlerin sonu gelmediğinde bir sessizlik kapladı ortalığı.

Zulümler yağmur gibi yağmaya başlayınca
"dur!" diyen olmaz artık,

Cinayetler üst üste yığılmaya başlayınca görülmez
oluverirler.

Çekilen acılar dayanılmaz olunca duyulmaz artık hiçbir
çığlık.

Çığlıklar da yaz yağmuru gibi yağar.

Çevirenler: A.Kadir-Gülen Fındıklı


Her Yıl Eylülde Okullar Açılırken


Her yıl eylülde okullar açılırken
kadınlar kırtasiyecilerin önünde dinelirler,
kentin kenar mahallelerindeki,
kitap ve defter alırlar çocuklarına.
Umutsuzca ararlar son kuruşlarını
yırtık pırtık el çantalarında.
Söylenir dururlar ve derler:
"Bilgi neden bu kadar pahalı?"
Hiç haberleri yoktur
ne kadar yararsız olduğundan
çocuklara verilen bilginin,
ne kadar boktan.

Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı

Veda

Kucaklıyoruz birbirimizi.
Benim ellerim zengin kumaşa değiyor.
Seninkilerse abaya.
Kucaklaşmamız telaşlı;
Sen gidiyorsun iyi bir yemeğe,
Benim peşimde celladın adamları.
Havadan sudan söz ediyoruz
Ve süren dostluğumuzdan.
İyi ki başka şeylerden söz etmedik,
yoksa çok tatsız olurdu.

Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı

Rahat Bir Arabada Giderken

Rahat bir arabada giderken
Yağmurlu bir köy yolunda
Gecenin içinde giysileri dökülen birini gördük
El etti, durup kendisini alalım diye.
Kapalı bir yerdeydik ve yerimiz vardı ama geçip gittik
Hayır dedim sıkıntılı
Kimseyi alamayız
Bir gün geçti belki aradan
Birden korktum sesimden
Bu davranışımdan ve bu
Dünyadan.

Çeviren: Turgay Fişekçi

Sevgili Çağrılmayınca

Bardaklar yıkanmamış
Çarşaflar düz
Gülümseyiş duygusuz
Dudaklar doygun

Pabuçların en büyüğü
Sandalyede bir kitap
Pantolonlar yün
Ziyaret beklenmiyor bugün.

Çeviren: Turgay Fişekçi

Ardens Sed Virens

Ne güzel, bu ateşte
Soğuk küle dönüşmeyen
Kızkardeş, bak, sevgilimsin
Yana yana tükenmeyen

Pek çoğu yitip gitti
Kabına sığmayıp taşan
Kızkardeş, seni tutmalı
Yana yana tükenmeyen

Seni kaçıracak bir at
Yoktu savaş alanında
Bundan dikkatle dövüşmen
Yana yana tükenmeyen.

Çeviren: Turgay Fişekçi

İstiyorum Gideyim Sevdiğimle

İstiyorum gideyim sevdiğimle.
İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak.
İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi kötü mü.
İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu.
İstiyorum gideyim sevdiğimle.

Çeviren: Hasan Kuruyazıcı (Sezuan'ın İyi İnsanı'ndan)

Okumuş bir İşçi Soruyor


Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil'i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
Altınlar içinde yüzen Lima'nın?
Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince?
Yüce Roma'da zafer anıtı ne kadar çok?
Kimlerdir acaba bu anıtları diken?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Yok muydu saraylardan başka oturacak yer
dillere destan olmuş koca Bizans'ta?
Atlantid'de, o masallar diyarında bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,
bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden.
Hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz İskender?
Tek başına mı aldıydı orayı?
Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar?
Bir ahçı olsun yok muydu adına onun?
İspanyalı Filip ağladı derler
batınca tekmil filosu.
Ondan başkası acaba ağlamadı mı?
Yediyıl Savaşını İkinci Frederik kazanmış ha?
Yok muydu ondan başka kazanan?

Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kimler zafer aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış büyük bir adam.
İşte bir sürü olay sana.
Ve bir sürü soru.
Ama ödeyen kim harcanan paraları?

İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.

Çeviren: A. Kadir

İyi Adama Bir İki Soru

Anladık iyisin
ama neden iyi?
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım
satın alır mı ki?
Anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin içindekini,
ama içindeki ne?

Esirgemezsin gözünü budaktan,
ama kime karşı?
dolusun bilgelikle,
ama yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
gözettiğin kiminki?
dostluğuna diyecek yok,
ama dostların iyi mi?

Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim.
dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
ama madem bir sürü iyi yönün var,
dikeceğiz dibine iyi bir duvarın.
iyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni,
sonra gömeceğiz iyi bir kürekle iyi bir toprağa.

Çevirenler: A.Kadir-Asım Bezirci

Bekleyeceğim Seni

Savaşa gitmek mi dersin, git asker
gidenin bir daha gelmediği
kanlı, kudurgan savaşa.
burada olacağım geri dönersen,
yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni,
bekleyeceğim çıplak ağaçlar altında,
dönünceye dek en son asker,
bekleyeceğim seni daha da çok.

sen geri gelince savaştan,
göremeyeceksin kapıda başka bir çizme.
yanımdaki yastık hep boş kalacak.
dokunmamış olacak dudağıma başka bir dudak.
bıraktığım gibi diyeceksin her şey,
sen geri gelince savaştan,
sen geri gelince.

Çevirenler: A. Kadir - Asım Bezirci

Sevinçler

Sabahları pencereden ilk bakış
Eski bir kitabı yeniden buluş
Coşkun yüz
Kar, değişmesi mevsimlerin
Gazete
Köpek
Diyalektik
Duş, yüzmek
Eski müzik
Rahat ayakkabı
Kavramak
Yeni müzik
Yazmak, toprağa bir şeyler dikmek
Gezmek
Şarkı söylemek
Dostluk göstermek.

Çeviren: Turgay Fişekçi

Not: Bunların dışında da sevdiklerim oldu, ama daha da uzatmak istemedim.
Tüm bu şiirler Bertol Brecht'in şiirlerinin derlendiği "Aşk Hep Yeni Başlar" isimli Adam Yayınları'nın Ekim 2003 basımlı kitabından alınmıştır. Kitap Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'nde mevcuttur.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s