Zulümler Yağmur gibi Yağmaya Başlayınca
Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri
gibi:
Gişe çoktan kapalıdır
Yaklaşan bir sel felaketi karşısından kenti uyarmak
isteyen biri gibi:
Ama başka bir dilde konuşan. Kimse anlamayacaktır
Onu.
Dört kez kendisine bir şey verilen bir kapıyı
beşinci kez çalan bir dilenci gibi:
Kan durmaz, hep boşanır.
Biz de ortaya çıkıyor ve bize yapılan zulümleri haber
veriyoruz.
İlk kez arkadaşlarımızın katledildiğini
bildirdiğimizde
çığlıklar göklere ağdı.
Yüz kişiydi katledilen. Ama bin kişi katledildiğinde
ve ölümlerin sonu gelmediğinde bir sessizlik kapladı ortalığı.
Zulümler yağmur gibi yağmaya başlayınca
"dur!" diyen olmaz artık,
Cinayetler üst üste yığılmaya başlayınca görülmez
oluverirler.
Çekilen acılar dayanılmaz olunca duyulmaz artık hiçbir
çığlık.
Çığlıklar da yaz yağmuru gibi yağar.
Çevirenler: A.Kadir-Gülen Fındıklı
Her Yıl Eylülde Okullar Açılırken
Her yıl eylülde okullar açılırken
kadınlar kırtasiyecilerin önünde dinelirler,
kentin kenar mahallelerindeki,
kitap ve defter alırlar çocuklarına.
Umutsuzca ararlar son kuruşlarını
yırtık pırtık el çantalarında.
Söylenir dururlar ve derler:
"Bilgi neden bu kadar pahalı?"
Hiç haberleri yoktur
ne kadar yararsız olduğundan
çocuklara verilen bilginin,
ne kadar boktan.
Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı
Veda
Kucaklıyoruz birbirimizi.
Benim ellerim zengin kumaşa değiyor.
Seninkilerse abaya.
Kucaklaşmamız telaşlı;
Sen gidiyorsun iyi bir yemeğe,
Benim peşimde celladın adamları.
Havadan sudan söz ediyoruz
Ve süren dostluğumuzdan.
İyi ki başka şeylerden söz etmedik,
yoksa çok tatsız olurdu.
Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı
Rahat Bir Arabada Giderken
Rahat bir arabada giderken
Yağmurlu bir köy yolunda
Gecenin içinde giysileri dökülen birini gördük
El etti, durup kendisini alalım diye.
Kapalı bir yerdeydik ve yerimiz vardı ama geçip gittik
Hayır dedim sıkıntılı
Kimseyi alamayız
Bir gün geçti belki aradan
Birden korktum sesimden
Bu davranışımdan ve bu
Dünyadan.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Sevgili Çağrılmayınca
Bardaklar yıkanmamış
Çarşaflar düz
Gülümseyiş duygusuz
Dudaklar doygun
Pabuçların en büyüğü
Sandalyede bir kitap
Pantolonlar yün
Ziyaret beklenmiyor bugün.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Ardens Sed Virens
Ne güzel, bu ateşte
Soğuk küle dönüşmeyen
Kızkardeş, bak, sevgilimsin
Yana yana tükenmeyen
Pek çoğu yitip gitti
Kabına sığmayıp taşan
Kızkardeş, seni tutmalı
Yana yana tükenmeyen
Seni kaçıracak bir at
Yoktu savaş alanında
Bundan dikkatle dövüşmen
Yana yana tükenmeyen.
Çeviren: Turgay Fişekçi
İstiyorum Gideyim Sevdiğimle
İstiyorum gideyim sevdiğimle.
İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak.
İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi kötü mü.
İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu.
İstiyorum gideyim sevdiğimle.
Çeviren: Hasan Kuruyazıcı (Sezuan'ın İyi İnsanı'ndan)
Okumuş bir İşçi Soruyor
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil'i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
Altınlar içinde yüzen Lima'nın?
Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince?
Yüce Roma'da zafer anıtı ne kadar çok?
Kimlerdir acaba bu anıtları diken?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Yok muydu saraylardan başka oturacak yer
dillere destan olmuş koca Bizans'ta?
Atlantid'de, o masallar diyarında bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,
bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden.
Hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz İskender?
Tek başına mı aldıydı orayı?
Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar?
Bir ahçı olsun yok muydu adına onun?
İspanyalı Filip ağladı derler
batınca tekmil filosu.
Ondan başkası acaba ağlamadı mı?
Yediyıl Savaşını İkinci Frederik kazanmış ha?
Yok muydu ondan başka kazanan?
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kimler zafer aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış büyük bir adam.
İşte bir sürü olay sana.
Ve bir sürü soru.
Ama ödeyen kim harcanan paraları?
İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.
Çeviren: A. Kadir
İyi Adama Bir İki Soru
Anladık iyisin
ama neden iyi?
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım
satın alır mı ki?
Anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin içindekini,
ama içindeki ne?
Esirgemezsin gözünü budaktan,
ama kime karşı?
dolusun bilgelikle,
ama yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
gözettiğin kiminki?
dostluğuna diyecek yok,
ama dostların iyi mi?
Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim.
dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
ama madem bir sürü iyi yönün var,
dikeceğiz dibine iyi bir duvarın.
iyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni,
sonra gömeceğiz iyi bir kürekle iyi bir toprağa.
Çevirenler: A.Kadir-Asım Bezirci
Bekleyeceğim Seni
Savaşa gitmek mi dersin, git asker
gidenin bir daha gelmediği
kanlı, kudurgan savaşa.
burada olacağım geri dönersen,
yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni,
bekleyeceğim çıplak ağaçlar altında,
dönünceye dek en son asker,
bekleyeceğim seni daha da çok.
sen geri gelince savaştan,
göremeyeceksin kapıda başka bir çizme.
yanımdaki yastık hep boş kalacak.
dokunmamış olacak dudağıma başka bir dudak.
bıraktığım gibi diyeceksin her şey,
sen geri gelince savaştan,
sen geri gelince.
Çevirenler: A. Kadir - Asım Bezirci
Sevinçler
Sabahları pencereden ilk bakış
Eski bir kitabı yeniden buluş
Coşkun yüz
Kar, değişmesi mevsimlerin
Gazete
Köpek
Diyalektik
Duş, yüzmek
Eski müzik
Rahat ayakkabı
Kavramak
Yeni müzik
Yazmak, toprağa bir şeyler dikmek
Gezmek
Şarkı söylemek
Dostluk göstermek.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Not: Bunların dışında da sevdiklerim oldu, ama daha da uzatmak istemedim.
Tüm bu şiirler Bertol Brecht'in şiirlerinin derlendiği "Aşk Hep Yeni Başlar" isimli Adam Yayınları'nın Ekim 2003 basımlı kitabından alınmıştır. Kitap Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'nde mevcuttur.
Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri
gibi:
Gişe çoktan kapalıdır
Yaklaşan bir sel felaketi karşısından kenti uyarmak
isteyen biri gibi:
Ama başka bir dilde konuşan. Kimse anlamayacaktır
Onu.
Dört kez kendisine bir şey verilen bir kapıyı
beşinci kez çalan bir dilenci gibi:
Kan durmaz, hep boşanır.
Biz de ortaya çıkıyor ve bize yapılan zulümleri haber
veriyoruz.
İlk kez arkadaşlarımızın katledildiğini
bildirdiğimizde
çığlıklar göklere ağdı.
Yüz kişiydi katledilen. Ama bin kişi katledildiğinde
ve ölümlerin sonu gelmediğinde bir sessizlik kapladı ortalığı.
Zulümler yağmur gibi yağmaya başlayınca
"dur!" diyen olmaz artık,
Cinayetler üst üste yığılmaya başlayınca görülmez
oluverirler.
Çekilen acılar dayanılmaz olunca duyulmaz artık hiçbir
çığlık.
Çığlıklar da yaz yağmuru gibi yağar.
Çevirenler: A.Kadir-Gülen Fındıklı
Her Yıl Eylülde Okullar Açılırken
Her yıl eylülde okullar açılırken
kadınlar kırtasiyecilerin önünde dinelirler,
kentin kenar mahallelerindeki,
kitap ve defter alırlar çocuklarına.
Umutsuzca ararlar son kuruşlarını
yırtık pırtık el çantalarında.
Söylenir dururlar ve derler:
"Bilgi neden bu kadar pahalı?"
Hiç haberleri yoktur
ne kadar yararsız olduğundan
çocuklara verilen bilginin,
ne kadar boktan.
Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı
Veda
Kucaklıyoruz birbirimizi.
Benim ellerim zengin kumaşa değiyor.
Seninkilerse abaya.
Kucaklaşmamız telaşlı;
Sen gidiyorsun iyi bir yemeğe,
Benim peşimde celladın adamları.
Havadan sudan söz ediyoruz
Ve süren dostluğumuzdan.
İyi ki başka şeylerden söz etmedik,
yoksa çok tatsız olurdu.
Çevirenler: A. Kadir-Gülen Fındıklı
Rahat Bir Arabada Giderken
Rahat bir arabada giderken
Yağmurlu bir köy yolunda
Gecenin içinde giysileri dökülen birini gördük
El etti, durup kendisini alalım diye.
Kapalı bir yerdeydik ve yerimiz vardı ama geçip gittik
Hayır dedim sıkıntılı
Kimseyi alamayız
Bir gün geçti belki aradan
Birden korktum sesimden
Bu davranışımdan ve bu
Dünyadan.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Sevgili Çağrılmayınca
Bardaklar yıkanmamış
Çarşaflar düz
Gülümseyiş duygusuz
Dudaklar doygun
Pabuçların en büyüğü
Sandalyede bir kitap
Pantolonlar yün
Ziyaret beklenmiyor bugün.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Ardens Sed Virens
Ne güzel, bu ateşte
Soğuk küle dönüşmeyen
Kızkardeş, bak, sevgilimsin
Yana yana tükenmeyen
Pek çoğu yitip gitti
Kabına sığmayıp taşan
Kızkardeş, seni tutmalı
Yana yana tükenmeyen
Seni kaçıracak bir at
Yoktu savaş alanında
Bundan dikkatle dövüşmen
Yana yana tükenmeyen.
Çeviren: Turgay Fişekçi
İstiyorum Gideyim Sevdiğimle
İstiyorum gideyim sevdiğimle.
İstiyorum boş vereyim sonu ne olacak.
İstiyorum düşünmeyeyim iyi mi kötü mü.
İstiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu.
İstiyorum gideyim sevdiğimle.
Çeviren: Hasan Kuruyazıcı (Sezuan'ın İyi İnsanı'ndan)
Okumuş bir İşçi Soruyor
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil'i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
Altınlar içinde yüzen Lima'nın?
Ne oldular dersin duvarcılar Çin Seddi bitince?
Yüce Roma'da zafer anıtı ne kadar çok?
Kimlerdir acaba bu anıtları diken?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Yok muydu saraylardan başka oturacak yer
dillere destan olmuş koca Bizans'ta?
Atlantid'de, o masallar diyarında bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,
bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden.
Hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz İskender?
Tek başına mı aldıydı orayı?
Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar?
Bir ahçı olsun yok muydu adına onun?
İspanyalı Filip ağladı derler
batınca tekmil filosu.
Ondan başkası acaba ağlamadı mı?
Yediyıl Savaşını İkinci Frederik kazanmış ha?
Yok muydu ondan başka kazanan?
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kimler zafer aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış büyük bir adam.
İşte bir sürü olay sana.
Ve bir sürü soru.
Ama ödeyen kim harcanan paraları?
İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.
Çeviren: A. Kadir
İyi Adama Bir İki Soru
Anladık iyisin
ama neden iyi?
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım
satın alır mı ki?
Anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin içindekini,
ama içindeki ne?
Esirgemezsin gözünü budaktan,
ama kime karşı?
dolusun bilgelikle,
ama yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
gözettiğin kiminki?
dostluğuna diyecek yok,
ama dostların iyi mi?
Şimdi bizi iyi dinle:
Düşmanımızsın sen bizim.
dikeceğiz seni bir duvarın dibine.
ama madem bir sürü iyi yönün var,
dikeceğiz dibine iyi bir duvarın.
iyi tüfeklerden çıkan iyi kurşunlarla vuracağız seni,
sonra gömeceğiz iyi bir kürekle iyi bir toprağa.
Çevirenler: A.Kadir-Asım Bezirci
Bekleyeceğim Seni
Savaşa gitmek mi dersin, git asker
gidenin bir daha gelmediği
kanlı, kudurgan savaşa.
burada olacağım geri dönersen,
yeşeren karaağaçlar altında bekleyeceğim seni,
bekleyeceğim çıplak ağaçlar altında,
dönünceye dek en son asker,
bekleyeceğim seni daha da çok.
sen geri gelince savaştan,
göremeyeceksin kapıda başka bir çizme.
yanımdaki yastık hep boş kalacak.
dokunmamış olacak dudağıma başka bir dudak.
bıraktığım gibi diyeceksin her şey,
sen geri gelince savaştan,
sen geri gelince.
Çevirenler: A. Kadir - Asım Bezirci
Sevinçler
Sabahları pencereden ilk bakış
Eski bir kitabı yeniden buluş
Coşkun yüz
Kar, değişmesi mevsimlerin
Gazete
Köpek
Diyalektik
Duş, yüzmek
Eski müzik
Rahat ayakkabı
Kavramak
Yeni müzik
Yazmak, toprağa bir şeyler dikmek
Gezmek
Şarkı söylemek
Dostluk göstermek.
Çeviren: Turgay Fişekçi
Not: Bunların dışında da sevdiklerim oldu, ama daha da uzatmak istemedim.
Tüm bu şiirler Bertol Brecht'in şiirlerinin derlendiği "Aşk Hep Yeni Başlar" isimli Adam Yayınları'nın Ekim 2003 basımlı kitabından alınmıştır. Kitap Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'nde mevcuttur.
Yorumlar
Yorum Gönder