Ana içeriğe atla

Her sabah

 Kesinlikle yeni bir karar almadım 2021 için. Fakat bazılarından dinlediğim üzere sabahları erkenden kalkıp yazı yazmak ve önceki gün yaşananları bir şekilde düşünmek ve yazıyla tekrar etmek çok faydalı bir çaba. Bir yandan bilinçaltımızı boşaltmak ve bir yandan da yazı yeteneğimizi güçlendirmek için. 

Dün gece iki üç saat kadar çalıştım ama bu sabah çalışmaya hemen oturamadım. 

O yüzden bisikletimi aldım Lucca'nın duvarlarına çıktım. Bisiklet biraz eski bir model ve vitesleri yok. Bacaklarım hiç bu kadar zorlanmamıştı. Bundan on sene önce Roma'da sprint yaparken daha iyi durumdaydım. Ne de olsa eskiden bir sene kadar da olsa sprinter olarak koşmuştum. Şimdi ise Haşimoto olduğumdan beri kilo vermem zorlaştı ve her gün hareket etmem ve az yemem gerekiyor. Yoksa imkansız kilo vermek. Aynı kiloda kalabilmek için bile her gün yediğim şeylere dikkat etmem ve yürümem gerekiyor. Vücut artık affetmiyor. 

Fakat kiloyu çok belli etmesem de kendim bu durumdan rahatsız oluyorum. Sanki yağdan çok vücut su topluyor ve bu suyun atılmasını bekliyor gibi. O yüzden de bu sabahki bisiklet turu her ne kadar sadece 4 km sürmüş olsa da yarın sabah sekiz km gitmeyi kafamda koydum. Yapabilirsem tabii ki. Çok feci yağmur ve rüzgar varsa biraz zor ama neden olmasın. 

Tek vazgeçemediğim şeker ise kırmızı şarap. Her akşam bir kadeh kesin içiliyor. Bazen içine su katıyorum fakat ister istemez şeker almış oluyorum tabii ki. Gel gör ki bu Chiantisiz de hayat zor geçiyor. Akşamlar uzun ve günler yorucu. 

Şimdi bir karar aldım işte bu sabah bir başlangıç olsun yeniden sağlıklı yaşamak için. Covid sırasında üç ay kapalı kalınca metabolizma uyumaya başladı ve ona kim olduğunu hatırlatmak lazım. Bir fincan kahveden daha iyi uyandıran bir şey insanı bu sabah hareketlenmeleri. Eğer devam edebilirsem ne mutlu bana. Bisiklet kadar mutluluk veren bir şey yok insana bu dünyada. Bir yazıyı da bisiklete adayacağım elbette. 

Eğer böyle giderse bir ayın sonunda belki bir iki kilo kaybedebilirim. Acelem yok, geç olsun da güç olmasın. 

Bakalım... boğazı ne yapacağız ya? Pencakeler ve tiramisular... Bir insan bu kadar açgözlü olur. 

Bir psikoloğun dediği gibi başkalarının hayatını yaşamaya başlarsanız kilo alırsınız, belki de mesele budur. Belki de başkalarını mutlu etmek için yaşamak insanı susturuyor ve konuşmak yerine tıkınma haline sürüklüyor ama gün boyunca ne yiyorum diye sorsanız o kadar da değil! Bu sadece başkalarını mutlu etmek için yapılan bir hareket ve kilo alışı değil. Kardiyo yapmaya hepimizin ihtiyacı var ve toksinleri atmaya. Toksinler demişken bir hamama gidip bir güzel keselensek şu an ne güzel olurdu. 

Kediş 

Kedimiz bugün veterinere gitti. Bu sefer de ciğeri yağlanmış. Yine ilaç almak durumunda. Sanırım tüm o paylaştığımız etler zarar verdi bizim kediye. Gel gör ki kendisi miyavlamaktan kendini alamıyor. Veterinerden geldiğinden beri olmayan sesiyle haykırır gibi. Tamam seni bir daha götürmeyeceğiz veterinere desek ne çare. Miyav da miyav ve sonra su içiyor yemek yiyor. Daha gözünü kırpmadı. Aman bu gece iyi uyusun da bizi uyatmasın. 

İş

Yapacak çok iş var ve ben şimdi işe dönüyorum. Carp da geldi odaya. O da uyusun dinlensin bakalım. Öğlen menüsü kabak çorbası ve fırında sebze. Biraz daha dikkat edersek belki sonsuzluğa erecek kadar uzun yaşayabiliriz. Hiç sanmam. 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s