Ana içeriğe atla

Bugün kırkıncı gün

 Bugün babamın vefatının üzerinden 40 gün geçti... 

Eskiden olsa dua okutulur ve bir araya gelinirdi. 

Şimdi çok zor. 

Dün gece tekrar babamı düşündüm, hep gençti hep gülüyordu. 

Annemi rüyamda gördüm bir yerlere yetişmeye çalışıyordu, Ankara'da bir arabaya binip gidiyordu ama ben onu takip edemiyordum. Arkasından bir arabaya binip gitmeye çalışıyordum... O da çok genç ve güzeldi. Hatta kısa bir şort giymişti, bacakları uzundu, saçlarını geriye doğru taramıştı. 

Bir arkadaşım demiş ki, Şah seninle gurur duyuyorlardır. Neden duysunlar? Ne yaptım ki? Elimden geleni yaptım daha fazlasını değil. Her şey daha güzel olabilirdi tabii ki, daha hızlı ve olumlu, ama olmadı. 

Sizlere öteki sefer daha iç açıcı şeylerden bahsetsem iyi olacak. 

Mesela ilk defa Bukowski'den iki sayfa okudum, güzel yazmış, güzel akıyor ama çok ilgimi çekmedi, tabii ki o asi yanı çok zekice ... ama hala daha Bukowski okumaya hazır değilim. 

Bugün adam akıllı makale yazmaya çalıştım, kendimi çok zorlamam gerekti, sanırım 12 Temmuz'dan beri bir şey yazmıyorum. 

Yazdıysam da hatırlamıyorum, sadece araştırma yaptım. Biraz körelmişim. Zorlaya zorlaya deneyeceğim artık bakalım nasıl olacak... 

Çalışmaya devam, koşturmaya devam. 

Bugün güzel bir arkadaşımdan güzel bir haber aldım. 

Yine başka güzel bir arkadaşımla haberleştim. 

Bir de erken yatabilsem daha ne isterim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s