Ana içeriğe atla

her gün az az yazmak biraz biraz ölmek

 Her gün az az yazmaya karar verdim. 

Az olsun öz olsun. 

Bir zamanlar her şey için günlük tutardım. Şimdi de yapıyorum ama sabırsızca. Yazım kötü ve düşünceler düzensiz. Nerde insanın o hiçbir şey yapmadığı zaman, beyin hücreleri gittikçe artarken, sakin bir şehirde ekmek elden su gölden yaşarken düşünebildikleri ve yazabildikleri. Kayseri entelektüel değildi ama içindeki gençler okursa yazarsa çizerse çok entelektüeldi çünkü dikkatlerini dağıtacak bir tüketim sevdası yoktu. 

En fazla kayağa gidilir vs. 

O zamanlar yazmışım. Her gün yazayım. 

Bitmeyen Kavga  

John Steinbeck

17 Nisan 2001

Bu kitap elime alıp okumaktan korktuğum bir kitaptı. Çünkü her şey git gide kötüleşiyordu. Hiçbir şey düzelmediği gibi bir umut ışığı da yanmak bilmedi. 

Ama öyle bir anlatım ki kitabı elime alır almazz beni o dünyaya sürüklüyor ben sürüklenmek istemesem bile. Dili sade, açık. İnsanların ruh halleri onların kişiliklerinin kafamda şekillenmesini sağladı. 

Özellikle de Jim'in kişiliği... Jim akıllı, soğukkanlı, güzel konuşan ve kararlı bir delikanlı. Mac de onun öğretmeni. Mac ki duygusuz, kimseye bağlanmayı sevmeyen bir adam. Jim'e öyle bir bağlanıyor ki onu korumak için öyle bir çabalıyor ki... Ve en sonunda Jim'i kurtarmaya çalışıyor, ama Jim kaderine terk ediyor kendisini. O ölse de kavga bitmek bilmiyor. Ama belli ki Mac için artık bir şeyler bitmiş. 

'İnsanoğlu hatırlayamadığı, sonunu göremediği bir savaşın içine dalmış. İnsanoğlu karşılaştığı her engeli aşmış, her düşmanı yenmiştir. Yalnızca bir tanesinin karşısında çaresiz kalmıştır. Kendi kendini yenememiştir. İnsanlık kendi kendinden nefret ediyor.' 

 Böyle yazmışım. Yukardaki alıntı da John Steinbeck'ten. Yalnız sayfasını yazmamışım. Bu kitaptan hatırladığım son sahne. Bir de Mac'in Jim'e işçilerle sigara içmelisin, onlardan biri olmak istiyorsan onlar gibi davranmalısın demesiydi. 

Bana çok zekice gelmişti bu taktik. 

Yavaş yavaş okuduğum kitaplar hakkında vakit buldukça yazacağım. Bir de şiir derlemesi yapmışım ama bakalım. 

 

 

 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s