Ana içeriğe atla

Korku

-->
Mayıs geldi ama
Çok üşüyorum ve çok korkuyorum, 
Belki de kartpostallardır beni ayakta tutan.
Zaman geçiyor ve ben düşünüyorum.
Nerde yanlış olan ve hatayla yoğrulan.

Yazmak istiyorum ama gözlerim yanıyor.
Yeşiller çevremde ama ben hep beyaza bakıyorum
Beynime şimşekler saplanıyor kimi zaman
Kalbimi açmaktan korkuyorum

Tek korkmadığım o
Tüm yükümü yüklenmiş gidiyor
Saçları beyazladı beni dinlemekten
Ama vazgeçmedi üzülmekten
Kalbi şeffaf gönlü serin
Sakin ve tatlı ve akıllı bir kuş o
Her gün kulağıma fısıldıyor
Yola devam.

Belki de bazı şeyler güzel giderken
Bazı şeyler yok oluyor
Nerde o tuttuğunu koparan
Hikaye yayımlayan
Bir kuru dal
Bir bulanık su şimdi
Eklemlerim ağrır bazı akşamlar
Fırçam ve suluboyam kenarda durur
Ben kelimeler üretmeye çalışırım
Akıllı kelimeler
Bilimsel cümleler
Özetler
Özgünlükler
Ama akşamları bir telefon çalar
Türkçede bulurum kendimi
Hem mutlu olurum hem mutsuz
Dostluk bulurum ama mutsuzluk
Anadilimden gelir
Önce annemden koptum
Şimdi dilimden
O yüzdendir bu kadar yazmam
Hastayım çünkü ben

Ve tek çare yazmak

Kalbim soğur
Sözler unutulur
Yalanlar söylenir
Bazen sessizlik olur
Halbuki bu hayatta
Su gibi berrak
Tek şey yazmak
Tek yol yazmak 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s