Ana içeriğe atla

Geçmişten

Ciddi anlamda sorun yaşıyorum, sanırım bunda kendimi herkesin ve her şeyin  merkezinde görmemin neden olduğu bir durum var. Ama bunu yapmadan duramıyorum, dünya başma yıkılınca zannediyorum ki tek benim dünyam benim başıma yıkıldı. Anneme boru taktıkları zaman, ilk aşkta yaralandığım zaman, ilk defa reddedildiği zaman makalem hep bunları yaşadım. Sanki bunu yaşayan tek bendim sanki ilk bendim. Sanki acım onulmazdı. Onulmaz acı yok ki. Onulmaz yara var belki ama acı yok. Bir yandan da bıktım zannediyorum halbuki tüm makaleleri merakla okuyorum. İyi yazmak için elimden geleni yapmak istiyorum. Ama akademide olsun yazımda olsun bir şeyler önümde bir duvar gibi duruyor. Hani bir dili öğrenirken insanın dili ilk etapta dönmez de sonradan farkında olmadan akıcılık kazanır ya konuşma. İşte ben o dilin hala dönmediği noktadayım maalesef.

Bazen sabahları feci bir vücut ağırlığı ve depresyonla uyanıyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Bebekler ve kediler görüyorum rüyamda. Bedenimi unutuyorum. Yemek istemiyorum. Kussam da kurtulsam diyorum ama kusmak en nefret ettiğim şeylerden biri. Eğer kusmamak için bir çare olsaydı kesin o çareyi denerdim. Neyseki ne yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Korkuyorum. Çok korkuyorum her şeyi kaybetmiş olmaktan, bana anlamsız geliyor tüm olanlar. Bana anlamsız geliyor tüm Türk komplekslerimiz. Artık anlamsız geliyor bizlere nelerin yapılmaya çalışıldığı. İşte bu yüzden kaçtım, anlam aramak için. Hayatımıza anlam katmak için. Pişman da değilim elbette. Çünkü ne de olsa kedi resimleri çizdim boş geçirmedim vaktimi. Ama bir daha nasıl ve ne zaman konsantre olabilirim acaba çalışmaya ve güzel şeyler yazmaya? Nasıl başarabilirim burda tutunabilmeyi? Burda kalabilmeyi, bir şeyler yapabilmeyi, kabul görmeyi.

Bazen bir şey düğümleniyor boğazımda. Bazen bir üşüme geliyor. Bazen kendimi bir hayli aptal görüyorum. Bazen hiçkimseyi görmek istemiyorum. Bazen kendime kızıyorum. Bazen başkalarına kızıyorum.
Ama ne yapacağımı tam bilmiyorum. Yine de korkuyorum. Bilemedikçe korkuyorum. Korktukça bilemiyorum. Bugün stresten bir şey yapamadım. Kahve fincanının dibini gördüm üç defa. Yine de kahve içmemiş gibiydim. Sanırım alkol alkolistler için neyse benim için de kahve o. Ben de ondan vazgeçemeyeceğim, kalbimi zayıflatsa ve uykumu alıp gitse bile.
Korkuyorum, evet şaşırıyorum. Hala şaşırıyorum. Nazım şaşırmıyorum artık demişti. Ama ben insanlara hala şaşırıyorum.
Bilmiyorum
Belki de ben çok büyük ve bencil hatalar yaptım.
Belki de aşk acısı çekmekten kolaydır birisiyle kalmak.
Belki de insan kendini suçlu hissetmemelidir rüyaları için
Belki de annenin ölmesi insanı önce küçültür sonra büyütür
Belki de haklıdır tüm psikologlar, psikiyatristler, doktorlar ve uzmanlar ve bilim adamları
Belki büyücüler de haklıdır kendilerince.
Kimbilir
Belki de yapamayacağımız şeylerde zorlarız kendimizi
Sırf daha daha daha yaşlanalım diye
Yıllar alır bir şeyi anlamak ve anlatmak
Kimse de umursamaz sonra ne yapmışsın ne yapmamışsın
Gücü eline alan onu bırakmak istemez
Hepimizin içinde var bir Macbeth.

Ben de gücü elime alınca çok dikkatli olacağım hem de çok.

Çünkü korktuğum gibi korkmasın istiyorum kimse. Hiçbir şeyde korkulacak bir şey yok.
Sadece denemek ve yaşamak var.
Yapacak başka bir şey yok.
Deneme yanılma hayat
Kocaman bir bulmaca
Kocaman bir yenilgi
Ve de zaferler küçük sayılır tüm bu yenilgilerle karşılaştırınca
Zaferler o kadar zor gelir ki insana tadına bile varamazsın
Hemen öteki tarafa koşman gerekir orda da zafer kazanmak için ve işte ölene kadar hiç bitmez bu iş güç. Ancak katlanarak artar ve sen adapte olursun.
Güzel
Hayat denilen şey güzel ancak bir şey düşünmediğin zaman ve düşünmek zorunda olmadığında. Yani ancak bir mülteciye yardım ettiğinde, bir kediye baktığında, ancak birisini mutlu ettiğinde ve sıcak bir çorba içtiğinde güzel. Ancak birisine tamamen güvendiğinde birisini tamamen sevdiğinde güzel. Hayat eksiklikleri kabul etmiyor. Mesela sen yarım bir insansan kabul etmiyor hayat. Sadece nefes alıp verebiliyorsun. Başka pek bir şey yapamıyorsun. Bu da seni bunalıma sürüklüyor. O zaman seni tam hissettiren şeyleri yapmalısın. Yapacak başka bir şey yok.

Bugün 25 Ekim 2016



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s