Ana içeriğe atla

Harekette bereket vardır

Bu günlerde zamanı verimli değerlendirmek gerçekten zor. Bir bakıyorsunuz bir sürü vaktiniz var ama yapabileceğiniz bir o kadar güzel şey var.
İnsan sürekli de oturup film izleyip kitap okuyamıyor, ister istemez hareket etmek de lazım. Bir yandan da insanın kafasına bir sürü fikir üşüşüyor ama bunları da bir güzel elekten geçirmek ve düzene sokmak lazım. Her şey disipline bakıyor ama disiplinli değilseniz kendinizi daha çok mutfakta zamanınızın yarısını geçirirken bulabiliyorsunuz. Mesela bitmeyen bulaşıklar, bitmeyen yemekler, öğleyin ne yemeli, akşam ne yemeli, eksiklerimiz neler, neleri bozulmadan bitirmeli vs. gibi düşüncelerle insan vaktinin büyük kısmını harcayıp kaybedebiliyor. Kilo almak da cabası.
En son bir zumba videosu paylaşmıştım şimdi de bir yürüyüş videosu keşfettim, hele ki bu otuz dakika olanı gerçekten faydalı görünüyor. Hiç fena değil. Dışarda yürüyemeseniz de evde biraz olsun hareket oluyor.

Yine bir meditasyon keşfettim, o da çok güzel, on dakikalık. Sizin farkındalık kazanmanızı ve anda yer almanızı sağlıyor. Bu meditasyonu da güne ve işe başlamadan yapmak yahut ara verdiğinizde bir ara denemek eminim size daha iyi bir hissiyat verecektir. İşlerinizi de belki daha kolay bir şekilde halledebilirsiniz. 


Tüm bunları yaparken pencereden komşunun bahçesine baktım, iyi ki bu bahçe var yoksa binalara bakmak zorunda kalacaktık. Oradaki ağaçların ne kadar güzel olduğunu, yaprakların rüzgarla titreyişini ve yeşilin, dalların ve bu dokunulmamış doğanın insana nasıl bir dinginlik verdiğini bir kere daha anladım. Şehir hayatı insanı ne kadar tedirgin ediyorsa bir ağaç da insanı o kadar mutlu ediyor. 
Bugün uzun bir aradan sonra bir çizim daha yaptım, o da serbest çalışma oldu. Fark ettim ki tutorial'lar öğrenmek için iyi araçlar ama orjinallik insanın içinde yer alan ve içine olta atıp çıkarması gereken bir şey, buna ulaşmak da öyle tutoriallarla pek olmuyor. O yüzden serbest çizimlere daha fazla şans vermeye karar verdim. Dün başlamış olduğum portre korkunç bir hal aldı o yüzden de onu bir kenara kaldırarak bugün siyah beyaz, biraz daha garantici biraz daha kübik, biraz daha kafama göre takıldım. Daha da iyi oldu, çünkü aklımda aslında modern bir Mona Lisa yapma fikri vardı, farklı teknikleri karıştıracaktım ama gerek yok böyle bir şeye, eminim ki orjinal fikirler sonradan da gelecektir aklımıza, o fikirleri beklemek ve kollamak gerek... her fikir aynı orjinalliği taşımıyor maalesef. 
Serbest çizim ŞAHSAM tarafından
Bugünün en güzel keşfi de Viareggio'da yaşamış olan ünlü ressam Giorgio Michetti, youtuber olarak bir sürü video yapmış, bunları izlemeye daldım. 105 yaşında dahi youtuber olabilen bu insana bu ressama hayran kaldım. Diyor ki elinizdeki dergileri atmayın, onlar size fayda getirecek, ordaki dergilerden figürler bulup sonra fantezinizi yani hayal gücünüzü kullanabilirsiniz. Fantezi İtalyancada çok önemli bir kelimedir. Hayal gücü İtalya'da her şey demektir. Çok önemli bir öğe... Öyle büyümüşler işte... Başka milletlerin yemeklerini ve kültürlerini kolayına takdir etmeseler de (hele ki son zamanlarda, 60'lar 70'ler tabii ki farklı) hayal gücü diyince İtalyanlar hemen mest olurlar. Giorgio Michetti bir videosunda rüyasını anlatıyor ve diyor ki, rüyamda bana saldıran adamlara karşı judo yapıyordum. Çok eğlenceliydi, diye ekliyor. İşte böyle hayat dolu olan bir ressam... Onun da bir videosunu burada size sunmak isterim. Kendi kendinize nasıl karbon kağıdı yapacağınızı da anlatıyor, harika! Ben ufacık videoda bile çok şey öğrendim.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s