Ana içeriğe atla

Bugün

 Bugün itiraf ediyorum ki üç günlük tatilden sonra çalışmaya başlamakta bir hayli zorlanıyorum. Dün gece uyumakta da zorlandım çünkü uyku saatlerimiz değişti ve gecikti. Bir yandan da dün evi temizleyeyim toparlayayım derken bir hayli vakit kaybettiğim söylenebilir. Sadece resim yapmaya ve bazı eşyaları düzenlemeye vakit bulabildim, o kadar...

Yine de her şey hala kirli gibi bir durum söz konusu, bunun sebebi de Kayserililerin deyimiyle içesine bir temizlik olmamış olması. Bu arada dinlenebilecek en güzel listelerden biris burda işte: Kışın klasik müzik. 

Bunlarla çok güzel resim de yapılıyor, çalışılıyor da. 

Tabii ki çalışmak mümkün olursa. 

Haftasonu bol bol resim yaptım, elim biraz daha gelişti. 

Sağolsun youtuber'lar... Bazen sadece ellerini izliyor, müziği açıyorum. Nedense resim yaparken birinin sürekli konuşması bir açıdan rahatsız olabiliyor. En sevdiğim ressam her zaman Nicola Blakemore olacak fakat Ellen Crimi Trent çok iyi bir öğretmen, ayrıca çok rahat resim yapıyor sizi de rahatlatıyor. Bir yandan da tabii ki Emma Lefebvre'nin çiçekleri ve renk seçimi harika. Fakat şimdi bir şey keşfettim, renk seçimlerinde biraz daha uzmanlaşmak için uygulayabileceğim bir numara. Bunu sizinle öteki blog yazımda paylaşacağım. Şimdi tekrar işe tekrar geri dönmem gerekiyor.  

Yine son zamanlarda keşfettiğim bir resssamdan ve onun öğretici kitabından bahsedeceğim. Gerçekten güzel bir keşif oldu. 

Adı Jean Haines. Onun Il Mondo Degli Acquarelli (Suluboya Dünyası olarak çevrilebilir sanırım) isimli kitabı hediye olarak geldi. Eğer bu kitabı almak isterseniz hemen hemen her dilde çevirisini bulabilirsiniz. Gerçekten çok güzel tavsiyeleri var. Kitaba şöyle bir bakınca dahi insan bir sürü fikir ediniyor. Tarzı da farklı. Çok ilginçtir ki bu bahsettiğim dört kadının stilleri gerçekten farklı, birisi birinden çok etkilenmiş, birbirine benziyor, demem imkansız. Çiçek buketlerini boyayışlarından bile anlaşılabilir bu.Yaprakların renkleri, biçimleri, güllerin yapılışı ve gerçekçiliği. Kuşlar! En çok da kuşlar dilleniyor, kuşları çizimleri bile o kadar farklı ki... Kimi daha şakacı, kimi daha hayalci, kimi daha minimalist...

Tabii ki en sevdiğim kuş resimleri Kate Osborne'a ait. Onun kuşlarını ve diğer hayvanlarını da Etsy sitesinden araştırabilir ve bulabilirsiniz. Mesela onun suluboya eğitimi ile ilgili kitapları yok...  Keşke olsa, kesin paraya kıyar alırdım. Kuşları sanki bir tüy kadar hafif yapıyor, nasıl yapıyor bilmiyorum ama öyle işte. 

Şimdi gerçekten işe dönmeliyim. 

Sevgiler... 

GÜZEL BİR YIL BİZİ BEKLİYOR AMA PLANLARIM YENİ SENEYE GİRMEDEN ÖNCE BLOĞA TEKRAR YAZI YAZABİLMEK, O YÜZDEN ŞİMDİDEN TÜM DİLEKLERİ YAĞDIRMIYORUM. 


ps. En son Emma Lefebvre'nin fırçalarını aldım Craftamo'dan. Çok para döktüm sormayın, fakat vegan, hayvan tüyleri kullanılmadan yapılan fırçalar. O da tükenmediyse Craftamo sitesinden bulabilirsiniz. Onların değerlendirmesini de kesin yapacağım bloğumda. 

Şimdiye kadar Winsor and Newton'ın Neptün serisini çok severek kullandım, bir de Faber Castell'in 6 numaralı fırçası gerçekten güzel ve tutuşu da kolay ve rahat. Tabii bir de 10 numara varmış yine başka bir markadan, ama çok pahalı, onu kesinlikle almayacağım. Burda Lucca'daki İtalyan ve Alman markaları 8 euro iken başka bir markada 50 euro idi. Artık onu profesyönel ressam olursam alırım. Yoksa şimdiden fırçaları heba etmeye gerek yok. Zaten bazı fırçalarım hor kullanımdan dolayı, kendilerini kaybetmeye başladı diyebilirim. Bunun için de bir tavsiye, sakın iyi fırçalarınızı renk karıştırıken kullanmayın, daha çok eski fırçaları kullanın, resim yaparken sadece iyi fırçalarınızı kullanın, bu da Ellen Crimi Trent tavsiyesi... 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s