Huysuz Virjin de ölmüş. İnsanın yüreği sızlıyor. Geçenlerde bir youtube açtım, baktım Uçurtmayı Vurmasınlar var ... Uçurtmayı Vurmasınlar'ı izlerken birden hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir yandan Bahçedeki Sandal çalıyor Bir yandan 1997'de gördüm, Nadide Sultan vardı Huysuz Şov'da. Ne desem ne yapsam bilemedim.97'yi hatırlıyorum, ben 13 yaşındaydım. Ne kadar üzüldüm ne kadar ağladım birden. Zaten hormonlar da bana oyun oynamakta. Sanırım memleketimi özledim. Bu aralar hiç şarap içesim yok, kedime baksam ağlayacağım. Geçmişi düşündükçe şu günüme şükrettiğim oluyor, yalnız geçen doktora günleri, doktora sonrası geçen tüm o zaman... her şey bir oyun, her şey bir hile, biz de işte o tiyatroda yerimizi alıyoruz ama insanın çocukluğuna dair bazı şeyler var ki hiç unutulmuyor. Huysuz Virjin de bunlardan biri. Uçurtmayı Vurmasınlar bunlardan biri. Grup Yorum, yani Starbucks ve Mcdonalds ve alışveriş merkezleri öncesindeki dönemler bunlar. Yani ben tüketim hastası o
Sevinçten uçardım hasta oldum mu Kırkı geçerse ateş çağrırlar İstanbul'a Bi' helallaşmak ister elbet di mi oğluyla Tifoyken başardım bu aşk oy'nunu Oh dedim göğsüne gömdüm burnumu Can Yücel