Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Çocukluğun Bitişi

Huysuz Virjin de ölmüş. İnsanın yüreği sızlıyor. Geçenlerde bir youtube açtım, baktım Uçurtmayı Vurmasınlar var ... Uçurtmayı Vurmasınlar'ı izlerken birden hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir yandan Bahçedeki Sandal çalıyor Bir yandan 1997'de gördüm, Nadide Sultan vardı Huysuz Şov'da. Ne desem ne yapsam bilemedim.97'yi hatırlıyorum, ben 13 yaşındaydım. Ne kadar üzüldüm ne kadar ağladım birden. Zaten hormonlar da bana oyun oynamakta. Sanırım memleketimi özledim. Bu aralar hiç şarap içesim yok, kedime baksam ağlayacağım. Geçmişi düşündükçe şu günüme şükrettiğim oluyor, yalnız geçen doktora günleri, doktora sonrası geçen tüm o zaman... her şey bir oyun, her şey bir hile, biz de işte o tiyatroda yerimizi alıyoruz ama insanın çocukluğuna dair bazı şeyler var ki hiç unutulmuyor. Huysuz Virjin de bunlardan biri. Uçurtmayı Vurmasınlar bunlardan biri. Grup Yorum, yani Starbucks ve Mcdonalds ve alışveriş merkezleri öncesindeki dönemler bunlar. Yani ben tüketim hastası o

Deneme: Jenerasyon Bahane Sömürü Şahane

Gençlerden ve jenerasyonlardan bahsediliyor. Çok garip bir durum ki kimse sosyo-ekonomik ve kültürel sistemi sorgulamıyor. Neymiş efendim ‘baby boomer’lar (bebek doğumlarının en yüksek olduğu jenerasyonlar) yüzünden devletin kaynakları tükenmiş. Neymiş “y” ve “z” jenerasyonları pek güvenilmezmiş. Detaylarına dahi girmeyeceğim. Çünkü sistemi insanlardan insanları sistemden, gençleri bugün olup bitenlerden ve içinde bulundukları çalışma şartlarından gayrı tutmak mümkün olamaz. Bu noktada elbette kendimize nasıl bireyselleştiğimizi ve nasıl selfie çeken bir jenerasyon haline geldiğimizi sormaktansa şu soruyu da göz önünde bulundurmalıyız: kendimizi sevdiğimizi kanıtlamak için bu kadar selfie çekmemize gerek var mı? Bireyselleşmekten başka bir çaremiz kaldı mı?   Doğrudur gençler daha farklı davranıyorlar şimdilerde. Fakat bizim dönemimizi anne ve babamızın dönemiyle karşılaştıralım. Neden uzun dönemli ve sürekli olabilecek işleri bulamıyor gençler? Neden sık sık

Colour Theory, Self-Portrait and Marbling * Renk Teorisi, Otoportre ve Ebru

Son zamanlarda renk konusunda, tabii ki form konusunda da şaşkınım, bir hayli bilgi edinmem gerektiğini fark ettim. Bu yüzden de biraz renk teorisi üzerine çalışmaya karar verdim. Amazon'dan Everyday Watercolor isimli Jenna Rainey'ye ait olan bu kitabı aldım. Online olsa da gayet güzel gidiyor. Ben telefonu bir kenara koyuyor ve denemeler yapıyorum. Renkler üzerine bir şeyler öğrenmeye başladım denilebilir. Sonra bir de otoportre yapayım dedim ama biraz somurtkan oldu, aslında gerçeği de yanstımıyor değil. Gel gelelim bu gözlerin altına ve yanaklara çizilen çizgileri bir türlü beceremiyorum, aslında olandan daha ağır ve fazla ve daha yorgun görünüyor bu çizgilerle birlikte... Gelelim ebru derslerine. Geçmişte Koç Üniversitesi'ndeyken ebru dersleri almıştım, gayet de güzel gidiyordu, hiç fena değildi. Şimdi Smart Art Box diye üç aylık bir sanat zımbırtısına kaydoldum. Onlar ilk etapta bana ebru malzemeleri göndermişler fakat boyanın kendisi suyun o özel et

Watercolour and Mıxed Technique

Emma Lefebvre tutorial    handmade postcards wıth mıxed technique

yeniden resim yapmaya başlamak gerekti, başladık ama bakalım neler olacak...

Dünyada ve Türkiye'de Kadın Olmak

Dünyada ve Türkiye’de Kadın Olmak Son zamanlarda feminizmin f’sinden bahsedemez olduk. Biz lisedeyken feminizm bir küfürdü, üniversitede abartılan bir noktaydı, iş yerinde ‘gender’ yani toplumsal cinsiyet hiç ama hiç tartışılmayan bir konu idi, çünkü aslında eşitlik varsayılıyordu. Halbuki eşitlik denilen şeyden eser yoktu. İşin en kötü tarafı da kadınların bunun farkında ola ola birbirlerine yaptıkları eziyetlerin erkek egemen toplumun temellerini güçlendirici şekilde tezahür ettiğini görememekti. Bu makalede sizlere her gün gözümüze çarpan, her gün bizi etkileyen ama kimsenin konuşmadığı, konuşmak istemediği ve görmezden geldiği noktalardan bahsetmek istiyorum. Bu konuları şu ana başlıklar halinde inceleyeceğim: İşkadını, hamile kadın, anne olan kadın, anne olmayan kadın, bekar kadın, genç veya genç sayılmayan kadın ve erkek-kız çocuk. Bu konulardaki önyargıları birer birer ifade ettikten sonra yasaların ve toplumun bu konuları ne kadar derinden etkilediğini gözler önüne

Geçmiş ve Gelecek

Geçmişle yüzleştiğimde bir korkak buldum, korktuğu için insanlara cevap veremeyen. Sevdikleri için hayatını değiştiren, bir korkak buldum geçmişimde. Bir cesur hatun buldum, kalbimin derinlerinde gecenin karanlığından ve yalnız kalmaktan korkmayan. Sonra bir araştırmacı buldum yorgun ve tükenmiş. Sonra bir ressam buldum amatör ve umutlu. Bir çocuk buldum, hala ilgi bekleyen ama her şeyin farkında bir o kadar da. Su başında, rujları sürerken kıran. Kendisini kırdırdığında ise yürüyüşe çıkan. Bir kadın buldum, bir sürü hayali yarıda kalmış, bir sürü şeye inanmış ama yanılmış. Bir insan buldum, korkak ve cesur, evet, tam da dediğim gibi, biraz bireysel biraz toplumsal. Ne olduğunu o da kestirememiş, pek de hayatta rolünü belirleyememiş. Dualarını annesi için eden ama bir yandan da bu hayattaki adalete inanan. Bir sürü soru işareti buldum geçmişe ve geleceğe dair. Cevaplarını bilmediğim. Yavaşlamış bir hal ve bir sükunet buldum. Bu ben miydim herkese kızan, yüreği yanık ve ne oldu