Ana içeriğe atla

Deneme: Abartmak neden önemlidir?

Abartmak önemlidir çünkü güzellikler dengesizliklerden ve hatta abartmalardan doğar...

Eğer Van Gogh sarı rengi tablolarında bu kadar güzel ve bol kullanmasaydı, yani abartmasaydı bize o güzeller güzeli ayçiçeklerini ve sarı başakları bu parlak gözlerle hatırlayabilir miydik?

facebook Van Gogh grubunda paylaşılmıştır

Caravaggio karanlık ile ayndınlık arasındaki farkı (chiaroscuro) tekniği ile bize anlatmasaydı karanlığın içinden kopan o figürleri bu kadar güzel görebilir miydik?

Pinterest'ten alınmıştır. Link için buraya da bakabilirsiniz:
https://arttrip.it/dipinti-di-caravaggio/

Nazım Hikmet
aşkından ölmeseydi o şiirleri okuyabilir miydik?

Borges kör olana kadar yazmasaydı biz aynı hikayelerden bu kadar zevk alabilir miydik?

Hayatta bazı şeyleri abartmak gerekir. Bu kadar abartmak gerekiyor muydu, diye sanatçılara nedense sormayız. Çünkü sanat bir çeşit abartıdan doğar. Her sanatçının en belirgin özelliği bir şeyi abartmasıdır, ama güzel bir şekilde abartmasıdır.

Dün futuristlerin sergisine gittik, Palazzo Blu'da. Tablolarda üç boyutluluk ve renkler abartılmıştı. İnsanlar trenler her şey parça parça hareket halindeydi. Makineleşen dünyayı anlatan 1900'ların başı ve 1920 ve 1930'lara kadar süregiden bu sanat biçimi anti-burjuva bir içeriğe de sahipti. Toskana'yı veya net bir şekilde gördüğümüz her şeyi bir fotoğraf netliğinde resmetmektense, paesaggio (peyzaj) yapmaktansa sıradışı şeyler yapmayı, makineyle insanın birleşimini, birbirine karışımını, kısacası iç içe geçişini ve insanın makinelere adapte oluşunu anlatmaya çalışıyorlardı. Hayran kaldım. Ama abartmışlar mıydı? Evet. Güzelliği de işte burdaydı. Karşıt olmayı abartmışlardı.

Abartmak önemlidir, ama sevgide abartmalı, yoksa silahlarda, tabancalarda, tüfeklerde değil.
Sanatta ve bilimde abartmalı, savaşlarda değil...
Dostlukta abartmalı, düşmanlıkta değil.
Güzel şeylerde abartın. Yoksa Caravaggio gibi tenis maçında adamı öldürüverirsiniz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s