Ana içeriğe atla

Geçicilik Üzerine: Geçiciliğin Dayanılmaz Ağırlığı Serisinin İkinci Yazısı

-->
Kalıcılık Kazandırmayan Geçicilikler

Her geçici tecrübenin insana kalıcılık kazandıracağını zannediyoruz. Ama maalesef bu şans ve bu hırs eğer bizde mevcut değilse geçici ve yoğun iş tecrübelerinin kalıcılık getirme ihtimali çok zayıf. Hatta geçici iş tecrübeleri insanı bir şekilde itip kakıp kullanıp bir kenara atan ve hatta sonrasında da müteşekkir olmayan ve minnet duymayan iş tecrübeleri oluyor. Biz gençler, ki ben artık genç sayılmam, 35 yaşındayım, ama gençlik yıllarımda olabildiğince tecrübe edinmek için elimden geleni yaptım, her açılan kapıya koştum ve evet doğrudur, bu tecrübelerden çok şey öğrendim. Fakat insanın ruhen ve fiziken yitirdiği şeylerin yerini o güzel tecrübeler tutmuyor. Bir yandan da o ruhen ve fiziken kaybolan şeylerin üzerine aslında size ‘waste’ yani atık gibi yaklaştıkları için, bir noktada işiniz bitince yüzünüze bakılmıyor bile. Çok garip bir şekilde bir insana o insanın zayıflıklarını hatırlatırsanız o insanın agresifleştiğini keşfedersiniz. Eğer siz bir insan olarak bir kuruma o kurumun zayıflıklarını belirtirseniz, orda çalışanların neleri yapmadığını veyahut yapamadığını ama aslında bundan hiç gocunmadığını ima ederseniz sizin atık olma vaktiniz gelmiştir. Buna doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar demek istemiyorum. Fakat şunu söylemek istiyorum: bir yerde onurlu bir çalışan olmak çok zordur. Geçenlerde iş arkadaşına yalaka dediği için ceza yiyen çalışanın durumunu okumuşsunuzdur. Öyle bir dünya ki güce ‘sen harikasın, güçlüsün, muhteşemsin, sana tapıyorum’ demezseniz ‘atık’ olmaya mahkumsunuz. Yani sizin emek verdiğiniz, gecenizi gündüzünüze kattığınız işyerleri ve kariyeriniz bir günde o güçlü insana yeterince tapmadığınız için söndürülebilir. Bu işyerleri etik, etnik, dini ve kültürel farklılıklardan bağımsız olarak mevcudiyetlerini sürdürmektedirler. Bu işyerlerinde güven en az seviyededir, yeni gelenler tehlikedir, eskiler statükoyu korurlar ve herkes kendi gemisini yürütür. İnsanlar birbirlerini pek de sevmezler. Geçici olanlarla çok fazla bağ kurulmaz. Kalıcı olanların arasında belirli güç dengeleri vardır. Neden bilmem aklıma hep devletin var oluşu ve varlığını sürdürüşü gelir bu işyerlerini düşündüğüm zaman? Öyle ki burdaki insanlar mağdur olan iş arkadaşlarının haklarını savunmaktansa kendilerinin reklamını sosyal medyada yapmaya ve sürdürmeye devam ederler. Onlara neden diye sorduğunuzda bir polisin verebileceği cevabı size verebilirler: ‘ailem var çocuklarım var ekmek parası kazanmam lazım’. Bu teoriye göre polisler o kadar da kötü insanlar değildirler. Çünkü onların ne yaptığı bellidir, iş tanımı bellidir, neyi koruduğu bellidir. Ama bu tarz işyerlerinde maalesef kimin neyi ve kimi koruduğu asla belli değildir. Her şey her zaman kaypak bir zemindedir. Sevilen insan ikinci gün aranmaz olur. Sevilmeyen insan birdenbire tanrılık konumuna geri döner. İşte kapitalizmin ve iş dünyasındaki dayanışma eksikliğinin bize kazandırdıkları: sen ölüsün, aslında sadece hayatta geçici olmaktan öte her şeyde ve her yerde geçicisin. Derler ki size, emeklerin için teşekkür ederiz, seninle işimiz bitti.

Öteki denemede, Bauman ile daha çok bağdaştırarak daha az bireysel olan bir yazı yazmaya çalışacağım.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Watercolour and Mıxed Technique

Emma Lefebvre tutorial    handmade postcards wıth mıxed technique

domates biber patlıcan

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi...