Ana içeriğe atla

Bugün yağmur yağıyor

 Eğer şiir seviyorsanız kesinlikle bu siteyi takip ediniz: Poets.org

 Eskiden evinde kalmış olduğum Kate bana tavsiye etmişti. Kendisi hayranı olduğum suluboyaların sahibi.


Bugünün şiiri de Lola Ridge'den gelsin.

Wind Rising in the Alleys


Lola Ridge 

Wind rising in the alleys
My spirit lifts in you like a banner
  Streaming free of hot walls.
You are full of unspent dreams . . .
You are laden with beginnings . . .
There is hope in you . . . not sweet . . .
    acrid as blood in the mouth.
Come into my tossing dust
Scattering the peace of old deaths,
Wind rising in the alleys
Carrying stuff of flame. 

 

Yıllar önce annem hastayken Amerika'da doktoraya başvurmuştum. Fakat bu başvurular sırasında bir rüya görmüştüm. Rüyamda içinde olduğum helikopter sallanıyor, okyanusu geçemiyordu. Sonra iki yerden kabul aldığımı öğrenmiştim, University of Boston ve UCLA idi yanlış hatırlamıyorsam, ama burssuz kabul etmişlerdi. Doktora için harcanacak para Amerika'da deli gibi bir rakama tekabül ettiğinden ve annemin hastalığının ilerleyişinden ötürü tabii ki Amerika'ya gitmemiştim. İnsanın bir yere burssuz kabul alması da sanki başarısını düşüren bir faktörmüş gibi düşünülebilir. O zamanlar bu da bir başarısızlıktı. Ne de olsa burslu olan doktora gerçek doktoraydı. Hep aklımdadır, bir yerlerde hep düşünürüm, Amerika'ya burslu kabul alsaydım ne olurdu, nasıl olurdu! Fakat şunu biliyorum ki hayatta başarmamız gereken onca şeyin yanında doktora aslında hiçbir şeymiş. İnsanlara verdiğimiz tepkiler, dostlukların devamı, yaşlıların bakımı, bir çocuk sahibi olmak, bir ilişkiyi devam ettirmek, yanlışlarını anlamak, kendini sürekli geliştirmek ve değiştirmek hepsinden zormuş. Hayatın pek de maddi olarak karşılığı ölçülemeyen en zor derslerinden bazıları böyleymiş işte. Ölümle baş etmek, hastalanmak, stres altında ne yapacağını bilememek, doğru insanlara tutunmak ve sarılmak... hepsi birer tecrübe ve hepsi birer doktora tezi gerektirecek kadar sosyolojik ve psikolojik yönden ağır meseleler. Bunları sağlam atlattıktan sonra devletlerce ve insanlarca tanınan diplomalar belki de yetersiz kalır. Ne de olsa her şeyin sadece yüzeyinde yaşıyoruz çoğu zaman. Diplere indiğimizde gördüklerimiz, bulduklarımız belki de hiç bilmediklerimiz eğer ki bir deniz salyası nedeniyle ölmemişse hepsi, bizim ufkumuzu daha da genişletebiliyor. Eğer ki hem yüzeyde hem de derinde ölmüşsek Marmara Denizi gibi, vay halimize. O zaman işte bir renk ve bir doku bulabilirsen ne mutlu sana!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s