Ana içeriğe atla

Evdeki kalabalıkların temizlenmesi

 Marie Kondo metodunu her ne kadar denemek istedimse doğrudüzgün başarı elde edemedim. Herkesin biriktirdiği bir sürü şey vardır, yahut tek şey vardır, ama her şeyden çokça biriktiren var mıdır acaba benim gibi? 

Öyle bir sorun ki eşya at at bitmiyor. Hele bazı şeyleri hiç atamam, özellikle de bana verilmiş güzel ikinci el kıyafetleri asla atmaya kıyamam. İki çift ayakkabbı vardır belki beş senedir giymiyordum, daha yeni attım, baktım giyecek gibi değilim. Artık sadece spor ayakkabı giysem de topukluları atamadım, hepsine kıyamadım daha doğrusu. 

Kozmetikleri ver ver bitiremedim, paramı neye çarçur ettiğim ortada, yok o nemlendirici krem yok o doğal allık, gören de zanneder ki her gün makyaj yapıyorum, ne alakası var, belki ayda bir yapıyorum, ama yine de işte böyle bir saçmalık birikmiş her şey. 

Yemek tarifleri biriktiriyorum, yarınlar için, bir ara hepsini tek tek deniyordum. Artık onları da çok denediğim söylenemez. 

Bir ara suluboya malzemeleri biriktirdim, onların hepsini de kullanamadım. Belki saatlerce resim yapsam ancak kullanırım, deniyorum ama daha bir yere varamadım, zaten aylardır resim de yapmıyorum. Neyseki onlar zor bozulan şeyler, suluboya defterleri de cabası. Bir sürü almıştım yapacağım diye ama makale yazmaktan ve çalışmaktan ve işe alışmaktan ve koşturmaktan vakit bulamadım. Gönül istiyor ki daha düzenli gitsin hayat ve ben bol bol suluboya yapacak vakti de bulayım ama o da ayrı bir irade istiyor. Ayrı bir emek istiyor. 

Kartpostallar biriktirmişim, hem de ne çok sormayın gitsin, eskiden dostlara kart postallar gönderirdim doluca ve delice. Şimdilerde onu da yapmıyorum. Bir keresinde ağbime gönderdiğim bir suluboya kart postal kaybolmuştu o yüzden ben de korkmaya başladım göndermeye. Her şey çok geç gidiyordu. Vazgeçtim. Covid de girince araya bu tarz şeyleri göndermek daha da zor oldu. 

Yine çok biriktirilen bir şey sanırım kavanozlar. Yine suluboya için. Hayalimde atölyeye girip sabahtan akşama kadar suluboya yapan bir kadın var. Ve o kadar vakti yok ki kavanozdaki suyu dökmeden yeni kavanozlara su koyan ve sonunda rengarenk suların fotoğrafını çeken. Bu da boş zaman hayallerimden biri. Elbet bir gün yapacağım. Kavanozlar birikmekte ve ben bir kısmını attım ama yine de dayanamadım, bir yirmi tane kadar odamda duruyor, öylece bekliyorlar, kafaları boş, içleri boş... Bakalım ne olacak. 

Biriktirmeyi en çok sevdiğim şeylerden birisi defterler, yazı defterleri. Ağbim bana bir sürü güzel defter verdi, ablam da bana güzel defterler alır, ben de alırım. Çoğu not defteri dolar taşar biter. Fakat son zamanlarda üç dört deftere yazma huyu başgösterdi bu yüzden de en kısa zamanda hem kafamı hem defterlerimi toparlamam şart. Bir rüya defteri, bir bilim ajandası defteri, bir günlük ajanda, bir teori ajandası, bir günlük, bir not defteri, bir yemek tarifi defteri derken, ev defterlerle doldu taştı. Bu da normal değil. Birini bitirince yenisini almak lazım ama istifçi olduğum bu konuda da ortaya çıktı maalesef. 

Yine çok biriktirmeyi sevdiğim başka bir şey kahve fincanları, tek olsun, çift olsun, sevimli olsun ve güzel olsun derken, bizim mutfak o kadar büyük değil artık nereye koyacağımı bilemiyorum. Her taraf kahve fincanı oldu.Oysaki misafirimiz de yok yaklaşık iki senedir, sadece biz kullanıyoruz, bize de yetiyor da artıyor bile. 

Güzel birikimlerden bir başkası da kitap aralıkları olsa gerek, fakat onları daha çok kendim yapıyorum, o yüzden alındı ve parası ödendi gibi bir şey değil de ev ve el yapımı olduğu için çok sıkıntı olmuyorlar, yine de tabii ki kabul etmek gerek: bir sürü var, onlarla da ne yapacağımı bilemiyorum. 

Ayakkabıları eledim, kıyafetleri de eledim, en kaliteli, en sevdiklerim, ve en anne yadigarı şeyler kaldı. Sanırım bir de dergileri elemem lazım. Şimdi işte çalışmaktansa onları yapayım diyorum. Sanırım bu sıcakta yapabileceğim başka bir şey yok, olsa bile çok bir şey yok. Dergileri elersem kafam da rahatlar diye düşünmeden edemiyorum. Ama o kadar yorucu ki: sevdiğim sayfaları koparıp gerisini atıyorum. Tek tek hepsine bakmam gerekiyor. Bakalım, başlayalım da gerisi gelir diye umuyorum. 

Kalabalıklar gidince insan düşünceleri de netleşecekmiş gibi geliyor oysaki o zor bir şey, öyle herkesin düşüncesi hemen netleşmiyor, hem içsel hem dışsal bir kalabalıktan kurtulma işleminden sonra belki mümkündür... 

not: atmaktan kastım geri dönüşüm, yani temizleyip ikinci el kıyafet olarak sarı bidonlara kapalı bir şekilde koymaktır. Yani çöpe atmak değil.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

her şey ara verince güzel

 Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum.  Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu.  Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum.  Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle.  Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel.  Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.

Biten Arkadaşlıklar

Helal olsun sana Şah artık açık açık yazabilirsin. Biten arkadaşlıklarını, çıkar için ideoloji için. Kıskançlık için ve sevgisizlik için. Gerçekten sevmemiş olmak için, biten tüm arkadaşlıklara gelsin bu yazı. Bir dostumu kaybettim çünkü ayrı fikirlerdeydik Bir dostumu kaybettim çünkü bana kızdı Bir dostumu kaybettim sebebini bile bilmiyorum Gerçekten bilmiyorum neden böyle oldu Kaybolup gittiler düşen yıldızlar gibi Oysa güzeldi günlerimiz Aydınlıktı sözler Paylaşırdık her şeyi Kınamazdık canım o kadar Yoksa kınar mıydık Ben kimseyi aptal bulmadım Ya da tembel Uyardığım olmuştur Belki kimi zaman Çok şey istemişimdir Ne de olsa vermeyi de severim Ama ya hesap yaptılarsa ve dedilerse Ben ona daha çok verdim kim bilebilir ki insanlar neden gelir hayatımıza neden gider neden kırar dökerler giderken güzel güzel gidilmez hiçbir zaman kimisi de geri döner ama yürek kabul etmez kimisi rüyana girer ama aramazsın bir kere bile koparsın zamanla bilemezsin bilemezsi

Goodreads

Goodreads  Son zamanlarda sabahları erken kalkıp birkaç saat boyunca beynimi çalıştırdıktan sonra tekrar uykuya dalma ihtiyacı hissettiğimi görüyorum. Gerçekten de sabah insanın zihni daha bir net çalışıyor. Ben genelde hesap kitap yaparak ve email yazarak geçiriyorum bu zamanı, oysaki yazmalı çizmeli okumalı.  Bu sene ilk defa goodreads'te amaçladığım kitap okuma sayısına erişmiş bulundum. Sayı düşüktü, sadece 15 kitap okuyabildim. Ama o da hiç yoktan iyidir, bu arada yarıda bıraktığım on kitabı saymıyorum, Puslu Kıtalar Atlası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Bobbi Brown Makeup Manual, ve bir sürü kedilerle ilgili İtalyanca kitap, Alda Merini'nin denemelerinin olduğu harika bir kitap. Bu kitapların hepsi yarım kaldı. Okuyamadım bitiremedim fakat başucumda duruyor. Hadi Alda Merini kısa kısa yazmış bölünse de kitabın sürekliliğine bir zarar gelmiyor fakat romanlarda tabii ki ciddi bir unutma sürecine giriyorum. Mesela Puslu Kıtalar Atlası'nı nedense sevemedim halbuki herkes s