Suluboya tekniğinde dikkat edilmesi gereken noktalar: 1) Kağıdınız kaliteli olmalı 2) Cimri işi suluboya: az su az boya 3) Wet on wet (ıslak üzerine ıslak) tekniğini uygularken dikkat edin, genelde bunlar detayları yaparken sorun yaratabilir, bir şeyin arka planı için ideal, çiçeklere renk katarken doğal bir karışım olmasını hayal ediyorsanız kesinlikle bu tekniği kullanmalısınız ama yine çok su almadan ve önceki boya kurumadan harekete geçmeniz gerekiyor. 4) Kimi fırçalar özünde çok su barındırıyor, uç kısmını kullanırsanız sorun olmayabilir ama azcık bir baskı bile uygularsanız kağıdı su içinde bırakmanız çok mümkün. 5) Suluboya için benim tavsiye ettiğim tutorial'lar gerçekten faydalı. Diğer blog bölümlerinde de görebilirsiniz. Birçok resmi onlardan örnek alarak yaptım. Özellikle Blakemore'un objeleri inceleyişi ve adım adım gidişi insana çok şey öğretiyor. Lefebvre'nin ise yumuşak fırça dokunuşları insanı gerçekten sakinleştiriyor, renk kullanımı, renk karışımları gerçekten harika. 6) Korkmayın, hatalar düzeltiliyor, çok büyük hatalar değilse: mesela, çok su hemen hazırda bulunan bir peçete ile alınabilir. Resim çok ıslak ise kuruması beklenebilir. Eğer kağıdı çok yıprattıysanız kuruduktan sonra saf boya ve çok az su ile bazı kısımlarını düzeltebilirsiniz... 7) Bunu suluboya kitapları da söylüyor, uzmanların tekniklerinden de anlayacaksınız: Suluboyada beyaz alan bırakmak şart, yani boş alan, beyaz boya kullanmayın gerekmedikçe. Renk açmanız gerekiyorsa belki kullanabilirsiniz ama önemli olan beyaz alan bırakmak, çünkü giden beyaz alanlar bir daha geri gelmiyor. Ayrıca o beyaz alanlar resme gerçekçi bir hava veriyor... Resmin başında bıraktığınız beyaz alanlar ilerde doldurulabilir ama doldurulan alanlar bir daha asla değiştirilemez. O yüzden baştan hesaba katın bu noktayı. 8) Zor bir teknik ama youtube'da gördüğüm üzere çok fazla öğretmen var, hepsi ayrı bir şey öğretiyor insana. İlkokul ve ortaokuldaki resim öğretmenlerimiz de keşke böyle dersler yapsalar ne kadar güzel olur, insanlar resim yapmayı daha çok sever. İnsanın başkasını resim yaparken izleyerek bu kadar çok şey öğrenebilmesi gerçekten de harika bir lüks. Burda son yaptığım laleler var. Emma Lefebvre'yi izleyerek yapmıştım. Artık tüm gün resim yapmak istiyorum ama daha kendi yaratıcı kimliğimi karakalem ve pastel dışında pek bulamadım. |
Şimdi eski günlerdeki gibi yine kütüphaneye geldim. Kendi kendime çalışmaya çalışıyorum. Çalışmadan bir yazayım dedim, ne de olsa uzun zaman oldu. Akademik alanda ufak projelerde çalışıyor, makaleler üretmeye devam ediyorum. Beynimin eskisi gibi keskin bir şekilde işlemediğini fark etsem de böyle biraz yalnız kalıp bir şeyler yapmak beni rahatlatıyor, hem daha iyi konsantre oluyorum. Her şey ara verince güzel. Annelik bile öyle. Geçenlerde Lost Daugther'ı izledim, zaten kitabını da okumuştum yıllar önce, herhalde 2015 yılıydı yahut 2014 yılıydı. Filmi de güzel olmuş, aktristler de harika. Çok beğendim. Sanırım film ile kitabı daha iyi anladım bile diyebilirim. Olivia Colman zaten harika bir iş çıkarmış her zamanki gibi. Bir bakışı bin kelimeye bedel. Doğal olarak anne gibi hissetmemekten öte sanırım, anne gibi hissetmeyi çok sevmekle beraber belki bu yükün altında biraz ezilmek söz konusu olabilir birçok kadın için. Yahut annelik öyle baskın hale gelir ki ilişkimizi unuturuz.
Yorumlar
Yorum Gönder