Bugün biraz olsun işe konsantre olmak istedim. Boyalarımı ve fırçalarımı kaldırdım, fakat dışarda harika leziz bir hava var. İnsanı adeta yanına çağırıyor. Tertemiz bir bahar havası. Biz ise kapalı kalıp önlem alıyoruz. Belediye başkanımız da hastalanmış ve 13 saat önce hastaneye kaldırılmış. Papa boş sokaklarda gezmiş ve insanları selamlamış. Zambia'daki çocuklar 'Forza İtalia' diye destek veriyorlar. Ben de bu arada kendi kendime düşündüm planladım bugün yapacaklarımı. Dün bir sürü şeyi yarım bıraktım. Fellini'nin bir filmini izleyecektim ki uyuyakalmışım. Neyseki dostlar arıyor, eski dostlar arıyor, onlarla konuştum, haberleştim.
Bu arada bir yerden daha red aldığımı öğrendiğimden beri üzgünüm ama yapacak çok bir şey yok. Herkesi geride bırakıp ikinci olmuşum, o da büyük bir başarı dedim kendi kendime. İçimden hep çizim yapmak geliyor ama kafam dağınık. Eğer bu gece de kafamı toplayabilirsem daha düzenli bir şekilde günü organize etmeliyim. Almanca hocamız ödev göndermiş, hem de zor bir ödev sayılır. Sağolsun, bizi boş bırakmak istemiyor belli ki. İnsanların kafaları karışık. Nasıl geçecek bu zaman. Süpermarketlerde sebzeler bitmiş. Online alışveriş yapalım desek nisan ayına kadar gün yok. Dileriz sayılı zaman çabuk geçer ve biz de baharımıza kavuşuruz. Bu dünyaya ne yaptıysak onun çilesini çekiyor gibiyiz. Yanan ormanlar, hayvanlar, ahını aldığımız canlılar, insanlar, ben buna doğaya olan ihanet olarak bakıyorum. Bunun üzerine de bir sürü teori var elbette. Virüs'ün resimlerine bakınca görülüyor ki bir yerden yakalamasa başka yerden yakalar, çok kolu var, tam bir ahtapot gibi, hatta kafası bile yok bir sürü kolu var kapitalizm gibi. Nerden tutsa söndürecek gibi hayatları. Dün ilk defa bizi bir korku aldı. Ama genciz bir şey olmaz diye düşünsek de genç olanlar da varmış. En güzeli eve kapanmak, biraz beklemek, evde yapılacak çok şey var, neyseki internet var insan sevdikleriyle haberleşebiliyor. Bahar ne kadar çağırsa da bizi dışarıya biz bahara merhaba diyemiyoruz. Açılan bir pencere, yukarıya kaldırılan bir panjur, bahar temizliğinin onda birini yapmak vs. işte böyle geçiyor zaman. Güneşten faydalanan ve dışardan faydalanmayan kedimiz ise daha keyifli. Havalar yumuşadı o da biraz daha hareketlendi. Yine de dışarda havlayan köpekleri ve kavga eden kedileri duyunca terörize oluyor ve pencereden uzaklaşıyor... Ben nasıl oldu da bu kediyi bu kadar korkak yetiştirdim? Yoksa hepimiz mi birer korkak olmak zorunda kaldık? İşte korkulardan en gerçek olanına karşı geçen bir gün daha.
Yorumlar
Yorum Gönder