Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pazar günü böyle geçti

 

Bugünün şiiri

  The Crystal Gazer Sara Teasdale I shall gather myself into myself again,    I shall take my scattered selves and make them one, Fusing them into a polished crystal ball    Where I can see the moon and the flashing sun. I shall sit like a sibyl, hour after hour intent,    Watching the future come and the present go, And the little shifting pictures of people rushing    In restless self-importance to and fro.   Eğer bu şiirlere ulaşmak isterseniz bu siteye kaydolmanız yeterli... Her gün size

Sennelier pastels - pastel saturday

  Bugün pastel yapasım geldi. Bu pasteller Sennelier'den ve gerçekten çok kıymetli, o yüzden kullanmaya biraz korkuyorum. Aslında geçmişte Sennelier pastellerim yokken bile daha güzel resim yapmışlığm var. Sanırmı daha çok pastel yapmam ve daha ucuz olanlarla çalışmam lazım. Çünkü gerçekten bu pasteller yağlı boya kadar güzeller, fakat çok çabuk bitiyorlar ve dediğim gibi çok pahalılar. İki sene önce doğumgünümde ağbim hediye etmişti bana sağolsun, fakat kimi renkler, mesela, bazı sarılar, beyazlar, yeşiller ve maviler yarısına geldi bile (ki en fazla beş resim yapmışımdır). Burda linki de bırakıyorum eğer siz de bu tutorial'ı takip ederek resim yapmak isterseniz, bu adamın pasteli çok rahat ve kolay bir araçmış gibi kullanması çok hoşuma gidiyor.     

Bir haftanın sonu

 Bir haftanın daha sonuna geldik.  Bu hafta hiç resim yapamadım, hemen hemen her gün çok  yorgundum ve erkenden yatmak zorunda kaldım. Ayrıca bazı günler saat 6 vey 7 gibi erken saatlerde kalktım. Bugün saat 8'de kalktım fakat erken yatmıştım. Özetle böyle yorgun argın ve uykulu bir hafta geçti.  Hafta kötü başladı çünkü oturma iznimin yenilenme vakti gelmiş onu öğrendim. Burdaki questura'yı yani karakolu aradım, hatta 12 defa aradım ama bir işe yaramadı. İtalyan sitelerinde de mantar gibi bilgi var bu oturma izinlerinin yenilenmesinde gereken dokümanlar konusunda, fakat bu bilgiler hep yarım yamalak ve karakolun sayfasından doğrulamak da mümkün görünmüyor. Neyse en sonunda, 130.46 euro ödeyerek bu izne başvurdum. Fakat postanede iki saat kaybettim denilebilir... Üstüne üstlük postanede ilk etapta yardımcı olmadılar, normalde fix bir fiyat vardı onu söylemeleri gerekirdi, fakat dediğim gibi internette bir sürü farklı bilgi dolandığından, 30 euro mu 50 euro mu yoksa 130 euro mu

Bugünlük bu kadar olsun

    Bugünlük bu kadar olsun. Balinamız Jenna Rainey'nin kitabından yine.  Ama tabii ki yine onunkiyle alakalı oldu diyemem.    

Raven

                                                              Raven, a tribute to Newar fashion brand

Bugün günlerden cuma

Bugün günlerden cuma...  Dün istek üzerine bir uzaylı çizdim çünkü eşim uzaylılara hayran, o yüzden fantastik bir şey yapmam gerekti ve sonra baktım hiç halim yok Yakup Kadri'nin Sürgün isimli romanını okumaya başladım. Uzun zamandır Türkçe bir şey okumuyordum. İlginç bir roman, ben dilini sade ve akıcı buluyorum Yakup Kadri'nin. Bir de vatanseverlik fakat aydın bir vatanseverlik onunkisi, o yüzden de romanlarını beğeniyorum.  Bugün sabah kan testi yaptırmaya gittim tiroidim nedeniyle. Sonrasında ise bir prof ile görüşme vardı ona kaçtım, derken yorulmuşum. Kütüphaneye geldim ama çalışmakta zorlandım. Normalde zamanı verimli kullandığımda iki üç saatte çok şey bitirirken bugün her şey elimde sürünmekte. Fakat hızlanmam şart.  Şimdi çalışmaya devam ve akşam dilerim bir balina boyayacak enerjiyi kendimde bulacağım...  Evet saat 18.10'a kadar kütüphanede kalabildim ve işi artık yarına bıraktım çünkü bitmedi maalesef.  Fakat bugün Jenna Rainey'nin balinası yerine Emma Lefeb

Yine bir perşembe

Kedim yina arkadaki koltukta oturuyor ve uyuyor pencerenin altında, kaloriferin yanında. Gündüzleri ben daha sakinim o yüzden benimle geçiriyor gündüzlerini. Akşamları babası daha sakin onun yanında demleniyor. Karnı tok, yemek için hiç savaşmamış bir kedi, o yüzden açlık nedir pek bilmez Doris Lessing 'in kitabında söylediği gibi... bazı kediler böyle, ev kedileri özellikle.  Bugün çalışmaya geç başladım biraz.  Bacağıma yine kramp girdi sabah. Kilo almayın falan diyorlar tamam da almışım 11 kilo daha ne yapayım, altıncı ay bitti, ben bu işi 15-16 kilo ile bitiririm herhalde. Halbuki yediğim şekerli şeyler kısıtlı ama kabul ediyorum başından beri çok meyve yedim, öyle böyle değil, önce üzüm sonra Trabzon hurması sonra portakal ve mandalina ve elma derken tabii ki coştu durum. İlk üç ayın mide bulantısı da geçince böyle oldu işte.  İşte olmak istediğim yer, Sennelier pastellerimi böylesine uyduruk bir resim için harcadığım söylenebilir. Bu akşam yine Jenna Rainey 'nin kitabınd

Yine bir çarşamba

 Bugün hareketli başladı. Yapılacak çok şey var. Yavaş yavaş planlar ilerliyor.  Aynı zamanda güzel bir haber aldık, 6 Aralık'tan beri kayıp olan kedi Pepe bulundu. Sahipleri yana yakıla bu kediyi arıyorlardı. Meğersem duvarlardan içeri girmiş ve orda yakın bir yerlerde yemek yerken görülmüş. Bir kadın bu kediyi görüp bulup da sahibine Facebook ile haber vermiş. 6 Aralık'ta kaybolan kedi 14 Ocak'ta bulundu.   Bugün negative painting yani negatif boyama tekniğini kullanarak yine Jenna Rainey 'nin kitabını takip ederek bir çizim yapacağım.  Sizi de sonuçlardan haberdar edeceğim akşama doğru...   ... Kütüphanedeyim ve akşam olmaya başladı. Biden'ın göç politikası ile ilgili bir sunum dinliyorum. Ama aşırı uykum geldi, nerdeyse uyuyacağım.  Daha okumam gereken makaleler ve bitirmem gereken bir literatür var.   Olmadı bu akşam çalışırım diye düşünüyorum bakalım. Bir iki akşam çalışmaktan bir şey olmaz...  Ama resim yapmak da istiyorum...  ...  Yine hiç ressamınkiyle alak

Yine bir salı

Bugün günlerden salı.  Yine bir salı.  Takvime bakıyorum, diyor ki: "Diventa ciò che sei" ( Pindaro ).  Pindaro eski bir Yunan filozofu. Diyor ki 'olduğun şeye dönüş'. Özüne dön diye çevirmek doğru olur mu bilmiyorum ama özden bahsetmiyor. Olmak ve dönüşmekten bahsediyor. Biraz Mevlana'nın lafını andırır, 'ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol'. Demek ki insanın dönüşe dönüşe kendine dönmesi, ki bunu psikologlar da tavsiye ediyorlar, belki de birçok sorunu ortadan kaldırıyor.  Zaman zaman düşünürüm, olduğum kişi kimdir nedir diye?  Olduğum kişi yere ve zamana ve insanlara göre değişir mi? Değişir, fakat bence olduğumuz kişi en çok da içimizdeki o ses ve yönlendirmedir. Hani bir ses der ya size 'katılmıyorsun bu fikre, söyle', cesur ol, der, o içimizdeki ses işte. O biziz.  Veya vesveseliyiz diyelim, vesvese yapmayalım diyoruz, ama halbuki vesveseli isen vesveselisindir. Ne yapalım, rahat bir insan gibi mi davranalım? Kimi zaman da rahat o

yine bir pazartesi

Yine bir pazartesi. Neyseki bu haftasonu dinlenebildim.  Gerçekten dinlenince insanın beyni de haftaiçi daha farklı ve daha iyi çalışıyor.  Fakat o kadar iş var ki tekrar tekrar liste yapmam ve hepsine ayrılan zamanı iyi ayarlamam gerekecek.  Aslında kuşları direkt boyamaktansa biraz kuş anatomisi çalışmaya karar verdim, çünkü gerçekten bir şeyler hep eksikmiş gibi oluyor.  Bir de çıkaramadığım başka bir şey var suluboyada: bej rengi ve koyu yeşil. Normalde bu renkleri elde etmekte zorlanmazken şimdi zorlanıyorum.  Bugün evde kalıp olabildiğince verimli çalışmaya ve her akşam en az bir saat resime ayırmaya gayret edeceğim. Bakalım ne olacak...  Bugün fil yapayım dedim, tam istediğim gibi olmadı ama yine de denedim elimden geldiğince. Bir kere daha çizeceğim, bu fili çizerken de Jenna Rainey'nin Everday Watercolour kitabından yardım. Onun fili daha sevimli, benim yaptığım o raddede sevimli olmadı. Fakat filleri çok sevdiğim için daha çok çizmeyi ve anatomik olarak daha güzel bir hal

Penguins in watercolour

Resimleri Etsy 'de bulabilirsiniz.  

Mavi kuş her daim sarhoş

  Bu tam istediğim gibi olmadı, o yüzden de mavi kuş serisi yapacağım. Birinci deneme böyle olsun...  Diğer denemeler de hemen burda.  İkinci denememi yine daha uygun fiyatlı bir kağıt üzerine yaptım, renkleri çok fazla değiştirmedim ama bu sefer kuşun şekli şemali sanki daha düzgün oldu.  Burda da üçüncü denemem, Arches kağıdını ikiye kesip yarısına yaptım çünkü bu boyutta kaliteli kağıdım yok henüz elimde. Bunu daha abstract yapmak istemiştim ama sanki en güzeli de bu oldu. Yine kağıdın kalitesi ve el çabukluğu fark ediyor. İnsanın kuşları olması gerektiği gibi görmesinden öte sanırım kendi tarzını bulması gerekiyor. Bu da bir hayli vakit alıyor, denilebilir.   İkinci ve üçüncüde yine benim sincap kuyruğu olan iki senelik fırçamı kullandım, hala iyi durumda fakat bir yandan da Craftamo ELF fırçalarından 12 numarayı da kullandım. Onun da ucu ve performansı çok iyi. Fakat bir kere daha gördüm ki kaliteli kağıt resmi çok etkiliyor, ciddi fark yaratıyor, biraz daha fazla boyut katmanız

Sketchbook

 

Cuma

  Boyamalara devam. En sonunda Emma Lefebvre'nin fırçalarını denedim. Craftamo'dan ısmarlamıştım. Ege'nin pastelini yapmıştım iki sene önce şimdi suluboya ile bir bakalım nasıl olacak diye meraktaydım. En sonunda yaptım resmi. Fırçadan çok memnun kaldım, 12 numaralı fırçayı denedim açıkçası, gayet iyi bence. Hatta tutması kolay, kalın bir fırça ama ucu çok incelebiliyor, açıkçası sadece iki fırça ile yaptım, Emma Lefebvre'nin Craftamo 12 numara fırçası ve de Princeton Neptune'ün yassı fırçası. Yassı fırçayı sadece gökyüzünü boyarken kullandım, biraz da dağlarda. Ama dağlar gittikçe koyulaştı.  Burda tek sorun dağlar aslında koyu görünüyor ama bu kadar koyu değiller. Çünkü resim kuruduğunda bir fotoğraf daha çektim, gerçekten de daha açık maviler denebilir. Bir de tabii ki çok fazla farklı tonda sarı kullandım. Sarılar en erken biten renkler oluyor genelde. Sarı, mavi ve kırmızı... ana renkler hemen bitiyor. Bir resimde hele ki manzara resminde sarısız kalmak çok zo

Salı

 Bugün biraz dinleneceğim ki gözlerim çok yanıyor dünkü işlerden.  Eğer becerebilirsem biraz fotoğraf, biraz resim ve biraz kitap ile takılıp bunları blogda paylaşacağım.  Bugünün ilk güzel haberi Craftamo fırçalarım geldi, Emma Lefebvre'nin tasarımı olan...  Belki onlarla bir resim yapabilirsem harika olur... Böylece değerlendirmesini de yapmış oluruz.  not: fırçaları kullanarak bir resim yaptım ama resim istediğim gibi olmadı, kesinlikle fırçalardan kaynaklanmıyor. Fırçalar harika, yarın bir resim daha deneyip sonrasında sizinle tüm yorumları paylaşacağım.       

Pazartesi

 Pazartesiler genelde zor geçer özellikle de pazar günü çalışmışsanız. Bugün sanırım yine 10 saat çalıştım, bir ara çıkıp bebek için kıyafet aldım ki indirimleri kaçırmamak lazım.  Gelin görün ki gerçekten yapmak istediğim şeyler hikaye yazmak, yürümek, sinemaya gitmek ve resim yapmaktı. Sanırım hamileliğin son damlasına kadar çalışacağım ve çalıştırılacağım. Biraz da kendim kaşındım, fazladan yük aldım üzerime denilebilir.  Pazartesi'yi hafifletecek bir şarkı. 

Pazar

 Bazılarının pazar günleri de çalışması gerekir  Çünkü bu böyledir  Bazıları her gün çalışmak zorundadır  Çünkü haftaiçi düzenli çalışmamıştır  Bazen insan uyumak ister ama çalışması gerekir  Çünkü üzerine fazladan iş almıştır Tatlı uykular, hamaklar, denizler ve sahiller hayal ederken işte çalışıyorum burda...  En büyük yardımcım siyah kedim, yanımda uyuyan yahut beni izleyen yahut kucağıma aldığımda hiç sesini çıkarmadan onu öpmeme izin veren. En güzeli de dün bana baktı, aldığım bebek çantasına baktı ve bana soru soran gözlerini dikti. Dedim ki, sana kardeş geliyor. Nasıl yani? der gibi gözlerini oynattı soldan sağa, sağdan sola. Sonra tekrarladım, bak bu çanta onun için. Hala anlamazlıktan geldi ama sanki anladı. Küçükken kucağımdan inmeyen büyüyünce tamamen bağımsızlaşan ama yine de kendini sevdiren kara kedimin resmini yapmak isterdim, onun hakkını vermek isterdim ama çalışmam gerekiyor. Şimdilk böyle olsun... sonra dinleneceğim.

Imitating another painter

 Burdaki resimler tamamen taklit amacıyla yapılmıştır, kesinlike satmak gibi ticari bir amaçla değil.  Yine kopyaladığım bazı ressamların kendi resimleri ile benim resimlerin arasındaki farkı tamamen görebileceğiniz çalışmalar var burda. Tamamen deneysel olarak yapılan resimler bunlar.  Boyutlar ve renkler bir hayli farklı fakat fikirler tabii ki tamamen asıl ressam olan Kate Osborne'a aittir.  Bunu açıkça vurgulayayım, bundan sonra kendi işlerimi ve diğerlerinin işlerini ayırdederken daha dikkatli bir şekilde bunu belirtmem gerekecektir. Her zaman kaynak veriyorum. Şimdi de kaynakları tek tek link'ler halinde buraya kaydettim.  Resmin orjinal versiyonu burda. Kate Osborne'u taklit ettiğim resimlerden... Resmin orjinal versiyonu burda.  Kate Osborne'u taklit ettiğim resimlerden bir çalışma. Resmin orjinal versiyonu burda. Kate Osbrone'u taklit ettiğim çalışmalardan birisi daha.  Jean Haines tutorials , eğer siteye kaydolursanız Jean Haines'in bedava olan tutor

Erciyes

  Erciyes Dağı Kayseri, Mount Argaeus in Kayseri Ben çok küçükken, ilkokuldayken, okullar kardan tatil olurdu. Kar tatili... yollar kapanır ve buzlanır. Hep kar vardı Kayseri'de kendimi bildim bileli. Şimdi o kadar kar yok. Erciyes'e kaymaya giderdik...  Bu resmi yaparken çocukluğumu ve gençliğimi düşündüm. Kayseri'de geçen o tasalı tasasız günleri... Ben öğrenirken zorlanmıştım hemen hemen her şeyde olduğu gibi, bir okumayı öğrenmekte bir de Türkçede az zorlandım bir de geomtriyi çabuk kavrardım ama onun dışındaki birçok şeyde öğrenme sıkıntısı yaşadığım söylenebilir. Elbette Felsefe dersini severdim, Coğrafya ve Tarih ezber diye sevmezdim ama onlara da olabildiğince çalışırdım. Matematik zekam 11 yaşında falan bir coştu sonrasında birçok şeyi kavramaya ve çözmeye başladım. Velhasıl kelam, kesinlikle çok hızlı ve zehir gibi bir çocuk değildim. Okula gitmeyi hiç sevmezdim ilkokulda, annem kızardı. Ben bugün uyuyacağım, der ve okuldan kaçardım. Annem benimle ne yapacağını bi

Bu da benim kedim

                                                        Bu da benim kedim ve kendi tarzımı bulma çabalarım

Doris Lessing's book ON CATS book cover (imitated with watercolour) -

 Son zamanlarda okuduğum bir kitap Doris Lessing'in On Cats isimli yapıtı.  Bu kitap 256 sayfa fakat cep kitabı şeklinde boyutları. 99. sayfaya kadar geldim, gerçekten harika bir anlatım, hele gri kediyle ve siyah kediyle olan ilişkisi inanılmaz derecede gelişmiş durumda. Küçükken ailesiyle yaşarken yapılan kedi katliamları vs. nerdeyse unutuldu denilebilir. Kitabın yorumunu yazmak değildi amacım bu bloğu yazarken. Amacım aslında kitabın kapağındaki kedi resminin ne kadar güzel, zarif, ince, sade ve bir o kadar sempatik olduğuna dikkat çekmekti. Ben tabii ki hemen taklit ettim ve suluboya ile bu resmi yaptım, tabii ki orjinali kadar güzel olamaz.                                                                       Bu benim yaptığım taklit, gerçeği ise  1998 yılında Aurore de la Morinerie tarafından çizilmiş. Ne kadar ince bir düşünce! Aynı zamanda kendisi bir moda tasarımcısıymış. Gerçekten harika bir stili var. Sitesine bakmanızı ve yaptığı çizimlere göz atmanızı şiddetle tavsi

Bilim kurgu

 Eğer bir bilim kurgu yazacak olsaydım, bir insanın tüm resimlerini facebook'tan ordan burdan alır, sonra da yazdıklarını bütünleştirir ve tam o karakterde bir robot yapardım. Bu şekilde ölenleri bile diriltebilirdi bilim. Ama robot olarak, neye yarar, acaba yine de sevenleri mutlu olur muydu? Yıllardır bilim kurgu sevmem izlemem diye tutturdum, son zamanlarda aklımda hep bilim kurgu var. Hayırdır inşallah.

Armutlar

 Söz verildiği üzere bugün boyamamı yaptım ama istediğim gibi olmadı. Yine sağolsun Ellen Crimi Trent sayesinde mini monday madness (küçük pazartesi delilikleri, diye çevrilebilir sanırım) diye adlandırdığı pazartesi günleri resimlerinden birini boyamaya çalıştım. Fakat kağıdın kalitesi olsun benim armutları bir düzeneğe oturtamam olsun, bir sürü terslik çıktı. Bir de etrafındaki plasteri kaldırırken resmin bir kısmını da kaldırdı bu plaster. Bugün zaten iş yüzünden biraz yorgun olduğum için zar zor yaptım, bu resmi yarın bir kere daha günün aydınlığında denemek gibi bir fikrim var. Hatta belki daha kaliteli bir kağıt kullanarak da olabilir. Bu elimdeki kağıt Magnani 1404 Portofino yüzde yüz koton yani pamuk diye geçiyor ama diğer yüzde yüz pamuk olan suluboya için üretilmiş kağıtların seviyesine ulaşması imkansızç Mesela Arches gibi boyayı güzel dağıtması ve tutması ve kağıdın dayanıklılığı gibi konularda üstün olan kağıda göre çok zayıf bir performans sergiledi. Gel gör ki benim

Uyku

 Karpuz da uyuya uyuya büyürmüş. Karpuz gibi oldum maşallah.  Bu aralar tatlı bir uyku tutuyor beni. Belki de tatil gibi tatil yapmayıp makale yazmaya ve işleri bitirmeye özendiğimdendir. Son haftalar biraz yorucu geçti. Bir de ev işleri var tabii ki aslında her şey çok kolay gibi, çorba dediğin nedir ki, kurutma makinesi de var tamamdır, artık her şeyi tek tek asmaya gerek yok vs. fakat nedense evin işi de yoruyor.  Bir oturuşta 60 sayfa okusam ne fayda, sonra yine uykum geliyor.  Şimdi bugünkü amacım bu 125 sayfalık kitabı bitirmek.  Bir de Ellen Crimi Trent'in armutların çizmek, az sonra tekrardan görüşmek üzere... (demek isterken yazmaya devam etmişim her zamanki gibi) Bu arada tatlı yemeyeyim dedim yine gittim speculos mudur nedir, bu Noel'in tarçınlı kurabiyeleri ondan aldım, bir şey değil sonra hamile diyabeti diye ortalıkta gezeceğim. Yarın kesin yürüyüşe çıkacağım kararlıyım, bu evde oturmalar ve çalışmalar da insanı bir atalete itiyor. Yeter artık insanın şu Covid men

Yeni Yıl

 Yeni yıl sakin geldi. Arayamadığım dostlarımı aradım, ailemle konuştum bol bol. Güzel haberler aldık, bebek sağlıklı.  Sevindik. Bebek erkekmiş. Herkes kız falan bekliyordu ama erkek imiş işte.  Öyle haberler aldık. Sağlıklı olması önemli olan, sağlıklı imiş. Tabii her bir 'ecografia'da insanın yüreği oynuyor ama rahat olmaya çalışıyorum denilebilir.  Kıştan mıdır havanın kapalılığından mıdır nedir bilinmez, beni bir uyku tutuyor.  Zaten son zamanlarda gözlerim de çok yanıyordu ekrana bakmaktan, bol bol uyuyorum. Fakat Ocak ayı çok hareketli geçecek, toplantılar olacak, kurslar, araştırmalar derken bir hayli zamanımı alacak bir sürü iş ile alakalı aksiyon... Kara kara onları düşünmeye başladım. Bu sene tüm tatiller haftasonuna geldi, o yüzden de pek dinlenme fırsatı bulamadık. Zaten Covid-19 sağolsun çevremiz küçüldü de küçüldü, çekirdek aile ve biz kaldık. Türkiye'ye gidip gelmek de kolay olmadı.  Kafamda bir sürü plan yaptım hamileliğin son aylarına dair. Umudum var, bel