Bugün günlerden salı.
Yine bir salı.
Takvime bakıyorum, diyor ki: "Diventa ciò che sei" (Pindaro).
Pindaro eski bir Yunan filozofu. Diyor ki 'olduğun şeye dönüş'. Özüne dön diye çevirmek doğru olur mu bilmiyorum ama özden bahsetmiyor. Olmak ve dönüşmekten bahsediyor. Biraz Mevlana'nın lafını andırır, 'ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol'. Demek ki insanın dönüşe dönüşe kendine dönmesi, ki bunu psikologlar da tavsiye ediyorlar, belki de birçok sorunu ortadan kaldırıyor.
Zaman zaman düşünürüm, olduğum kişi kimdir nedir diye?
Olduğum kişi yere ve zamana ve insanlara göre değişir mi? Değişir, fakat bence olduğumuz kişi en çok da içimizdeki o ses ve yönlendirmedir. Hani bir ses der ya size 'katılmıyorsun bu fikre, söyle', cesur ol, der, o içimizdeki ses işte. O biziz.
Veya vesveseliyiz diyelim, vesvese yapmayalım diyoruz, ama halbuki vesveseli isen vesveselisindir. Ne yapalım, rahat bir insan gibi mi davranalım? Kimi zaman da rahat olmak isteriz ama rahat bırakmazlar, o zaman da rahat olmak için vakit ve çaba harcamak lazım ki kendimiz olmaya vaktimiz olsun.
Tabii insanın olduğu kişiye dönüşmesi ne kadar zor bir şey, hele ki iş hayatında. Belki diğer hayatlarda daha kolay, en sevdiğimiz insanla o kadar rahat oluruz ki kendimiz oluruz. Sağa sola çekilmeyen çok itilip kakılmayan çok eleştirilmeyen insan da kendi olma lüksünü bulabilir. Ne güzel şeydir kendin olmak ve kendin kalabilmek, zaman ve mekan buna izin verse de öyle kalabilsek.
En kendim olduğum zaman çocukluğumdur gençliğimdir diye düşünürüm. Zamanla insan sofistike fikirler ve yaşamlar sürmek için neler yapmaz ki? Halbuki o daha saf olunan zaman, ben buna belki de 21-22 yaşına kadar olan zaman da diyebilirim, hani insanın daha hala kendisi olmak için çabaladığı dönem. Herkes seni kendin olduğun için sever, kendin gibi sever. Ama sonra işte beklentiler başlar, para kazanmalısın, çalışmalısın, disiplin edinmelisin, büyümelisin. Büyümek bile bir çeşit kendin olmamaktır. Fakat hayat büyütür, sonra yine o içindeki çocuk kalır, o battaniyesiyle kapının önünde uyuyan ve dışlansa da kapıda kamp kuran çocuk. İşte o benim, o hep bendim. Herkese yaranmaya çalışan ve dışlanmayı sevmeyen ben. Ama dışlanmak ve bir şeylerin dışında, başka şeylerin içinde olmak hayatın doğasında var. İstediğin kadar kamp kur, kapı açılmazsa gideceksin, açılırsa kalacaksın. Aşkta da böyle işte de böyle.Su akıp yolunu buluyorsa, kader de ağlarını örüyorsa, zaten yapılacak tek şey kalmıştır: kendin olmak. Kendin olmanın rahatlığı içinde kaybolmak. Yahut kendin olmanın mücadelesini vermek, yorulmak ve bunun bedelini ödemek. Her iki halde de insan, pişman olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder